1973 ve 1979 küresel enerji krizlerinden sonra dünyanın yeni bir enerji krizi ile boğuşmakta olduğuna yakından tanık olduğumuz 2022’de, enerji fiyatlarının artması hatta enerjiye astronomik ücretler karşılığında bile ulaşamama tehlikesi belirdi. Enerjiye ulaşmanın bu kadar pahalı ve zor olduğu bu dönemde, sahip olduğumuz kısıtlı enerjiyi doğru bir şekilde yönetemezsek bu krizin bizim kapımızı da çalacağı artık bir sır değil. En basit yaşam alanı olan evlerimizde tükettiğimiz (hatta güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji teknolojileri ile evlerimizde ürettiğimiz) enerjiden, en karmaşık yapı olan ulusal ölçekli enerji üretim ve tüketimine kadar enerjinin yönetilememesi; toplumumuzu kısa vadede ekonomi, orta vadede enerji güvenliği, uzun vadede ise ciddi ve ağır çevre sorunları ile karşı karşıya bırakacaktır.
Bu riskleri en aza indirmek için atılacak en önemli adım enerjinin profesyonel bir şekilde yönetilmesidir. Ölçül(e)meyen bir şeyin yönetilemeyeceği ilkesinden hareketle, enerjinin yönetilmesinin temelinin ölçmeye ve ölçülen değerlerin hakkıyla yorumlanmasına dayandığını söyleyebiliriz. Günümüzde enerji yönetiminin uygulanabilir en güzel yöntemi, Uluslararası Standartizasyon Kuruluşu olan ISO tarafından yayınlanan ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi (EnYS)’dir.
Ülkemizde belirli şartları taşıyan kuruluşlara, yasal olarak zorunlu kılınmasından sonra ISO 50001 EnYS’ye olan ilgi artmıştır. Ancak genel yaklaşım, mevzuatın öngördüğü yaptırımlara maruz kalmamak olduğu için ne yazık ki birçok kuruluş, EnYS sertifikasını aldıktan sonra sistemin sürdürülebilirliğine çok önem vermemektedir. Bu noktada sitemin sürekliliği ve sistem çıktıların doğru yorumlanması ile hızlı ve sorunları mümkün olduğu kadar kökten çözebilecek çözümler üretebilmek olduğu unutulmamalıdır.
Bugün küresel ölçekli birçok kuruluş, bu sistemi kendi işletmelerinde kurmakla yetinmeyip alt yüklenicilerinden ve tedarikçilerinden de bu sistemi kurmalarını, onlarla iş birliği yapmak için bir ön koşul olarak ortaya koymaktadır. Bununla beraber 2023 yılbaşından itibaren Avrupa Birliği genelinde yürürlüğe girecek olan Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD-CBAM) ile AB’ye ihracat yapacak olan kuruluşlardan ürettikleri sera gazı emisyonlarını azaltmaları, hatta belirli bir süre sonra sıfırlamaları zorunlu kılınacaktır. SKD-CBAM düzenlemesinin, Türk ihracatçısını önümüzdeki dönemde en çok zorlayacak konu olacağı çok açıktır. Enerji yönetimini kurumsal bir kültür haline getiremeyen kuruluşların SKD kapsamında karbon sıfır hedefine ulaşması neredeyse olanaksız görülmektedir.
Enerji yönetimi ile bir taşla iki değil üç kuş vurmak, yani enerji maliyetini azaltmak, çevresel etkileri en aza indirmek ve enerji güvenliğini, dolayısıyla üretimin ve refahın sürdürülebilirliğini, sağlayabilmek ise bizlerin elinde.
ISO 50001 tabanlı bir EnYS’nin yukarıda belirttiğim bu üç ana getirisinin yanı sıra diğer birçok yararı da kısaca şu şekilde sıralanabilir:
• Kuruluşta enerjinin ne miktarda, nerede ve ne zaman kullanıldığına dair ayrıntılı analizler yapılarak enerji tüketiminin azaltılabileceği alanların saptanabilmesini ve böylece gerekli önlemlerin alınarak işletme giderlerinin düşürülmesini sağlar.
• Enerji maliyetlerinin düşmesi ile kuruluş, karlılığını artırarak ürünlerini daha ucuza satma fırsatına kavuşur ve bu da piyasada kuruluşun rekabet gücünü artırır.
• Enerji tüketimini düşürerek sera gazı salınımının azaltılmasına çok ciddi bir katkıda bulunur.
• Sürekli enerji verimliliği iyileştirmesini kolaylaştıran kurumsal ve sistematik bir yaklaşım sunar.
• Kuruluşların olası etkilerle ilgili enerji risklerini verimli ve etkili bir şekilde yönetme yeteneğini geliştirir. Böylece kuruluş bünyesinde enerji ve üretim güvenliğini artırır.
• Kuruluşun, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve enerji kullanılabilirliği ile ilgili kırılganlıklarını azaltır.
• Güvenilir bir kıyaslama sürecinin oluşturulmasına ve performanstaki olası kötüleşmenin hızlı bir şekilde tespit edilmesine izin verir.
• Öngörülebilir enerji talebi ve arzı arasında daha iyi bir hesap dengesi sağlayarak kuruluşun gelir-gider analizleri için iyi bir gelecek projeksiyonu hazırlamasına imkân verir.
• Sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırır.
• Enerji ile ilgili olası devlet teşviklerinden yararlanma fırsatı sunar.
• Kurumsal itibarın ve paydaşların memnuniyetinin geliştirilmesine katkıda bulunur.
• Yasal yükümlülüklerin güncel şekilde takip edilmesini ve doğabilecek yasal yaptırımlardan kaçınılmasını sağlar.
• Kuruluş bünyesindeki bakım-onarım faaliyetlerinin güvenilir ve pratik bir yapı altında sürmesine destek verir.
• Temiz çevre ve sürdürülebilirlik hedeflerine doğru ilerlemeyi kolaylaştırır ve kuruluşların tedarik zincirlerinde enerji verimliliğini teşvik etmelerine yardımcı olur.
Bütün bu getirilerinin ışığında, işverenler açısından EnYS’nin neden en yararlı ve en karlı yönetim sistemi olarak görüldüğü daha iyi anlaşılmaktadır. Sürdürülebilir ve daha yaşanabilir bir dünya inşa edebilmemizin temel taşlarından birinin enerjiyi yönetmek olduğunu hayatımızın hiçbir aşamasında unutmamalıyız.
ONUR ALBAYRAK
Makine Mühendisi – Yeşil Sertifika Uzmanı