18 Mart 2025
Beşyol Mahallesi 1.İnönü Caddesi 18/8 Küçükçekmece İstanbul
Son Dakika

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE SON 5 YILIN EN HIZLI YÜKSELİŞİ YAŞANDI

Yarattığı katma değer ve istihdam olanaklarıyla ülke ekonomileri için çoğu zaman bir kaldıraç görevini üstlenen inşaat sektörü ülkelerin kalkınmasında ayrı bir öneme sahip. İnşaat üretimi artık yalnızca yapının üretimi olarak algılanmamakla birlikte; çevreyle dost, sosyal sorumluluk taşıyan, sosyal yaşama ve toplumsal yapıya doğrudan etki eden, saydam ve sürdürülebilir üretim anlamına da geliyor. Hizmetix olarak hazırladığımız bu araştırma konumuzda Türkiye’de son 20 çeyrekte en hızlı artışını kaydeden inşaat sektöründeki gelişmeleri ve sektörün önemli temsilcilerinin bu konudaki görüşlerini sizlerle buluşturuyoruz.

Büyük ölçüde ulusal sermayeye dayanan Türkiye inşaat sektörü, yüzlerce meslek dalını ilgilendirmesi nedeniyle istihdam ve üretim sürecine önemli ölçüde etki ediyor. Ulusal ve uluslararası alanlarda büyük bir deneyime ve potansiyele sahip olan bu sektör, kendisine bağlı 200’den fazla alt sektörü harekete geçirme özelliğiyle lokomotif sektör ve büyük istihdam kaynağı olması özelliğiyle de sünger sektör olarak da adlandırılıyor. Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) 2023 yılı ilk yarısına ilişkin hazırladığı İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nda, deprem sonrası yeniden inşa çalışmalarının sektör faaliyetleri üzerindeki etkileri öne çıktı. Başta İstanbul olmak üzere deprem riski yüksek şehirlerde kentsel dönüşüme talepteki artışın da sektör için potansiyel yarattığına değinilen raporda ayrıca sektörde konut dışı faaliyetlerde bir büyüme gözlemlenmediğine dikkat çekildi. Raporda, 6 Şubat tarihinde ülkemizin 11 ilinde büyük yıkıma neden olan deprem sonrasında yeniden inşa çalışmalarının yarattığı ivmeyle inşaat sektörünün 2023 yılının ilk çeyrek döneminde son 20 çeyreğin en hızlı artışını kaydettiği ve milli gelirden %5,4 pay aldığı belirtilirken, diğer taraftan da 2016 yılında milli gelirden aldığı pay %9’a kadar çıkan inşaat sektöründe pozitife dönen bu görünümün halen geçtiğimiz yılların çok gerisinde olduğu vurgulandı.

Riskler mevcut, ek fiyat farkı beklentisi sürüyor

İnşaat sektöründe son yıllarda gerek küresel gerek ulusal bazda yaşanan gelişmelerle beklenmedik biçimde artan girdi maliyetleri yüküne dair endişelerin sürdüğüne işaret edilen raporda, döviz kurunda yaşanan hızlı yükselişin ve para politikasındaki sıkılaşma adımlarının, gerek konut üreticileri gerek kamu ile çalışan müteahhitler açısından ek maliyetler yaratacağına dair değerlendirme yer aldı.

Ülke ekonomisinin en önemli başlıklarından biri olmaya devam edecek

TBM’nin hazırladığı rapor doğrultusunda geçtiğimiz 5 yıl süresince üst üste daralma yaşayan inşaat sektörünün bu yılın ilk yarısında kentsel dönüşüm sürecinin hızlanmasıyla birlikte yükseliş gösterdiğini görüyoruz. Sektörde yaşanan bu gelişmelerle ilgili görüşlerini aldığımız inşaat sektörünün önemli bir paydaşı olan Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, 2018-2023 yılları arasını kapsayan 5 yıllık dönemde tahmin edilmeyen bir şekilde daralan ve ülkenin büyüme performansının oldukça gerisinde kalan bir inşaat sektörü görüldüğünü belirtti. Türkiye ekonomisindeki gelişmelere bakıldığında, 2020 yılı ikinci yarısından itibaren faiz politikasında yapılan değişiklik ile pandemi sürecinin ekonomik etkilerinin hızlı bir şekilde geride bırakılarak, dünyada enflasyonist süreçlerin yaşandığı bir ortamda ülkemizin büyümeye yönelik bir politika izlemeye devam ettiğinin görüldüğünü ifade eden Işık, “Geride bıraktığımız 2022 yılında el değiştiren 1 milyon 485 bin konut sayısı ilk bakışta 2021 ile oldukça yakın görünmektedir. Ancak detaylara baktığımızda farklılıkları daha net görebiliyoruz. Öncelikle yılın ilk ve ikinci yarısındaki eğilim farklılığı göze çarpıyor. Yılın ilk yarısında satışlar %40’a yakın artış gösterirken, ikinci yarısına bakıldığında neredeyse %24’lük bir gerileme olduğu görülüyor. Krediye erişimdeki zorluk sebebiyle ipotekli satışlardaki azalma ise yılın genelinde görünüyor. Türkiye ekonomisinde 2022 yılında %5.6 oranında büyüme yaşandığı görülüyor. Sektörler bazında incelendiğinde, %8.4 oranında küçülen tek sektör inşaat olmuştur.” diyerek geçtiğimiz yıllarda sektörün nasıl bir ivme kaydettiğini açıkladı. 2023 yılına gelindiğinde konut satışlarına yönelik indirim ve kampanyaların etkisiyle artışların yaşanmaya başladığını sözlerine ekleyen Işık, “Ancak ipotekli satışlarda benzer bir tabloyu göremiyoruz. Merkez Bankası tarafından Haziran ve Temmuz aylarında faiz oranının yükseltilmesi ve sonrasında alınan kararlar, kredi faizlerini daha da yukarı çekerek konut kredisine olan talebi aşağı düşürecektir. İnşaat sektörünü olumsuz etkilemesi ihtimali olan bu durum, kurdaki hareketliliğin yavaşlaması sonrasında özellikle yabancı para cinsinden nakitte duran tüketicinin bir yatırım aracı olarak yeniden konuta yönelmesine yol açacaktır.” ifadelerini kullandı. Barınmaya yönelik konut ihtiyacının, uygun finansman koşulları altında kamu marifeti ile karşılanması ve konutun yeniden yatırım aracı olarak ön plana çıkmasıyla birlikte inşaat sektörünün 2023 yılını iyi bir noktada tamamlayacağını tahmin ettiklerini vurgulayan Işık, “Yarısı Bizden kampanyasına olan yoğun ilgi sonrasında, Cumhurbaşkanımızın kentsel dönüşüm konusunda daha kararlı adımlar atılacağını belirterek depreme dayanıklı olmayan, sel veya afet tehlikesi altında olan binaların yenilenmesinin gerekliliği bir kez daha dile getirmesi, önümüzdeki dönemde kentsel dönüşümün gündemde kalarak, ülke ekonomisinin en önemli başlıklarından biri olmaya devam edeceğinin göstergesidir. Hiç kuşkusuz ki bu süreçte inşaat sektörü de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.” dedi. Türkiye ekonomisinde hazır beton üretiminin payı ve yıllık üretim hacmiyle ilgili de değerlendirmede bulunan Işık, “Türkiye, hazır beton üretimi açısından Avrupa’da ilk sırada dünyada ise ilk 10 arasında yer almaktadır. Sektör olarak 115 milyon m3’lük üretimle zirve, 2017 yılında yakalandı. 2019 yılında 77 milyon m3’e düşen üretim, 2022 yılında 105 milyon m3 seviyesine yükseldi. Güncel durumda yıllık kişi başı üretim miktarı yaklaşık 1,23 m3’tür. Çeşitli senaryolara dayalı projeksiyon çalışmalarımızda yıllık kişi başı üretimin 1,4 m3 seviyelerine çıkabileceğini öngörmekteyiz. İyimser bir büyüme senaryosunda hazır beton sektörü mevcut üretim kapasitesi ile ihtiyaca karşılık verebilecek yeterliliktedir.” açıklamasında bulundu. Yine de sektörün bu ihtiyaca etkin bir şekilde karşılık vermesinde bazı sorunların aşılması gerektiğinin de altını çizen Işık, “Özellikle beton üretiminde kullanılan nitelikli agrega temininde bölgesel olarak zorluklar yaşanmakta ve bu sorun her yıl giderek artmaktadır. Konuyla ilgili hızlı bir şekilde bölgesel bazda strateji ve eylem planı hazırlanması gerekmektedir. Bir diğer önemli başlık ise ekipman ihtiyacıdır. Talebin yoğunlaştığı dönemlerde ekipman temininde gecikmeler yaşanabilmektedir. Bunun dışında son yıllarda ekipman maliyetlerinde astronomik artışlar olduğunu da belirtmek gerekmektedir. Ayrıca, önemli bir paydaş olarak içinde bulunduğumuz inşaat sektöründe nitelikli işçi, operatör ve teknisyen ihtiyacının karşılanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Hazır beton sektörü oldukça dinamik ve çevik hareket eden bir yapıdadır, bu sayede inşaat sektörünün yükselişine bağlı olarak gerekli aksiyonları almaya her zaman hazırdır.” diyerek sektörün yaşadığı sorunları da dile getirdi.

İnşaat maliyetlerindeki aylık artış yüzde 1’in altında kaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) da, Mayıs ayı itibarıyla İnşaat Maliyet Endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, inşaat maliyetlerindeki aylık artış %0.54 olurken bu oran yıllık bazda yüzde 47.95 olarak gerçekleşti. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %0,28, işçilik endeksi %1,23 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %33,55, işçilik endeksi %104,83 arttı.

Bina inşaatı maliyet endeksi yıllık yüzde 50’ye yakın arttı

Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre %0,77, bir önceki yılın aynı ayına göre %49,97 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %0,60, işçilik endeksi %1,17 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %35,38, işçilik endeksi %105,27 arttı.

Sektörde yaşanan büyüme daha çok baz etkisi ile gerçekleşti

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) olarak sektörün gidişatını okurlarımız için değerlendiren Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, geçtiğimiz yıl, hızlı ve radikal değişimler nedeniyle geleceği görmekte zorlandıkları bir yıl olduğunu ifade ederek inşaat malzemesi sanayisinde 2022 yılında iç piyasada yaşanan talep düşüklüğü nedeniyle üretimde büyük bir artış yaşanmadığını belirtti. “Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji maliyetleri sebebiyle dış talepte de yavaşlama belirgin bir şekilde hissedildi.” diyen Küçükoğlu; küresel salgının ve savaşın getirdiği olağanüstü koşullarla beraber, son yıllarda emtia fiyatları ve temininde görülmemiş değişiklikler, zorluklar ve değişim yaşandığını ifade etti. Ancak yaşanan tüm zorluklara rağmen 2022’de 33,7 milyar dolarlık ihracat yaparak hedeflerini büyük oranda gerçekleştirdiklerini sözlerine ekleyen Küçükoğlu, “İç pazar büyüklüğümüz 71,4 milyar dolar oldu ve böylece toplam pazar büyüklüğümüz 105,1 milyar dolara ulaştı. 2022 yılında cari açığa pozitif katkımız da %322 oranında gerçekleşti.” dedi. Türkiye ekonomisinde inşaat malzemeleri üretiminin payı ve ihracat oranıyla ilgili de açıklamada bulunan Küçükoğlu, “Öncelikle inşaat sektöründeki büyümeyi değerlendirecek olursak; 2023 yılı ilk çeyreğinde geçen yılın aynı çeyrek dönemine göre %5,1 büyüyen inşaat sektöründe son iki çeyrek üst üste büyüme gerçekleştiğini görüyoruz. Diğer sektörlerde görülen zayıflamaya karşın yılın ilk çeyreğinde inşaat sektöründe yaşanan büyüme daha çok baz etkisi ile gerçekleşti. Ayrıca deprem bölgesinde yüksek bir enkaz kaldırma faaliyeti yaşandı. Yine deprem bölgesinde hızlı bir alt yapı onarım çalışmaları başladı. Genel inşaat sektörü faaliyetlerinde ise depremsellik nedeniyle bir yavaşlama ortaya çıktı. Yenileme yatırımlarında da yine depremsellik nedeniyle durgunluk başladı.” dedi.

İnşaat malzemesi üretiminde ve ihracatında dünyanın en büyük 5 ülkesinden biriyiz

“İnşaat malzemesi sanayisi tarafına gelecek olursak, sektörümüz gerek toplam üretimi ve istihdamdaki payı, gerekse diğer sektörlerle yakın ilişkisinden dolayı ülkemiz için stratejik önem taşıyor.” şeklinde açıklamalarını sürdüren Küçükoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Türkiye, inşaat malzemesi üretiminde ve ihracatında dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri. İnşaat malzemesi sektörü, inşaat endüstrisinin sanayi tarafını temsil ediyor ve ülkemizin dış ticaretine, istihdam ve büyümesine olan katkısıyla müteahhitlik, mimarlık, gayrimenkul ve teknik müşavirlik sektörlerinden ayrışıyor. Otomotiv de dahil olmak üzere, ülkemize en yüksek katma değer, inşaat malzemesi sanayisi tarafından sağlanıyor. Bu kapsamda 2022’de yıllık olarak 58,73 milyon ton ihracat gerçekleştirerek, Türkiye’nin toplam ihracatı içinde inşaat malzemelerinin payını ileriye taşıdık. Yine 2022’de yıllık bazda 34,1 milyar doları bulan ihracat rakamımızla, 35 milyar dolar olarak belirlediğimiz ihracat hedefimizi de büyük oranda gerçekleştirmiş olduk. Mevcut duruma göre bir değerlendirme yapacak olursak; son yayınladığımız Dış Ticaret Endeksi’nin Mayıs 2023 sonuçlarına baktığımızda; inşaat malzemesi sanayi ihracatı 2,54 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Nisan ayından sonra Mayıs ayında ihracatta bir toparlanma yaşandı. Hem iç pazarda hem de dış pazarda inşaat malzemelerine duyulan ihtiyacın çok büyük boyutlara ulaşması durumunda dahi, Türkiye inşaat malzemesi sanayicileri olarak tüm kategorilerde bu ihtiyacı rahatlıkla karşılayabilecek bir potansiyele ve güce sahibiz.

Satılık konutlarda talep geriliyor

geriledi. Mayıs ayındaki değerlerle kıyaslandığında, satılık konut cari fiyatlarındaki yıllık artış oranının İstanbul’da ve Ankara’da düştüğü, İzmir’de ise yükseldiği görülüyor.İlan satış fiyatları Haziran ayında da geçen yılın aynı ayına kıyasla bütün büyükşehirlerde artış gösterdi. Satılık konut m2 fiyatlarında en hızlı artışın görüldüğü iller: Malatya %110,9, Van %109,5, Ordu %109, Manisa %105,9 ve Eskişehir %105 olarak gözlemlendi. En düşük artışların görüldüğü iller ise %76,3 ile Muğla, %73,7 ile Kayseri, %72,1 ile İstanbul, %67,6 ile Şanlıurfa ve % 63 ile Diyarbakır oldu. Kiralık konut talep göstergesi ise Mayıs’a kıyasla %12,3 artmış, geçen yılın aynı ayına kıyasla ise değişiklik göstermedi. Kiralık konut piyasasında bir canlılık göstergesi olarak kullanılan, kiralanan konut sayısının kiralık ilan sayısına oranı hem ülke genelinde hem de üç büyükşehirde arttı.etti. 2016 – 2022 yılları arasında aylık satılan konut sayısı ortalamasının 115 bin civarında olduğunu aktaran Karakaya, 2023 yılının ilk yarısında ise aylık ortalamanın sadece 90 bin olduğunu ifade etti. 2023 yılında belirginleşen bu karamsar tablonun en önemli gerekçelerinin deprem, yaşanan seçim süreci ve derin ekonomik kriz olarak tanımlanabileceğini sözlerine ekleyen Karakaya, sektörü tekrar ivmelendirecek en önemli çıkış yolunun ise kentsel dönüşümde sıçramadan geçmekte olduğunu vurguladı. “Ülkemizin içinde bulunduğu deprem kuşağı ve afet riski kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğunu tekrar gün yüzüne çıkarmıştır. Kentsel dönüşümde, parsel bazlı çözümler yerine ada bazlı çözümler üretmenin daha uygun bir yol olduğunu düşünüyoruz.” diyen Karakaya, bu durumun aynı zamanda, daha geniş alanların yenilenmesine olanak sağlayacağını da belirtti. Karakaya şehir planlamasının önemli olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Esasen ülkemiz için bu kavramların dışında da kentsel planlama eksikliğimiz var. Ülkemiz şehirlerini doğru bir planlama ile kuramamıştır. Birçok şehir rastgele kurulmuş olup, alt yapı ve üstyapı problemleri sonradan çözülmeye çalışılmıştır. Toplam çözüm; kentsel gelişim ve dönüşümde radikal karar vermek, pratikte karışılabilecek sorunları daha uygun yasal çözümlerle çözmeye başlamak ve sorunu tüm paydaşları dahil ederek katılımcı bir politikayla çözüme kavuşturmak gerek.