Birçok sektörü yakından ilgilendiren yeşil sanayi konusu, sanayi politikalarında köklü bir değişim hedefliyor. Karbon nötr yolcuğunda büyük bir adım olan yeşil sanayi dönüşümü, çevreye olan etkiyi en aza indirmeyi amaçlayan ekonomik faaliyetlerin bütünü olarak şirketlerin iş süreçlerinde etkisini gösteriyor.
Geleneksel sanayi politikasının yerini ilerleyen süreçte tamamen alacak olan yeşil sanayi politikasının gündeme yerleşmesiyle birlikte başta ihracat yapan firmalar için küresel çapta sürdürülebilirlik politikaları belirli yasalarla çerçeveleniyor. Bu bağlamda sürdürülebilirliğe katkı sağlayarak verimlilik artışlarını gerçekleştirmek, yeşil sanayi politikasının temeline oturmuş durumda. Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat sonrasında, Avrupa’nın sanayi yapısında çok ciddi değişimler geçirmesi ve bunun ulusal ve uluslararası seviyede yol haritalarıyla uygulanması gereğini ortaya koydu. Bunun kısa vadede kazananları ve kaybedenleri olacağı da bir gerçek.
2050’de karbon nötr olma hedefindeki Avrupa Birliği tarafından geliştirilen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın yeşil sanayiye dönüşümde büyük bir rolü bulunuyor. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Avrupa Birliği sınırları dahilinde ticari malların üretimi esnasında oluşan karbon maliyetlerine eşdeğer bir maliyetin Avrupa Birliği ülkelerine ithal edilen mallara da uygulanmasına ilişkin düzenleyici bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Bu düzenleme özellikle üretim sırasında yoğun sera gazı emisyonu gerçekleştirilen sektörlere odaklanıyor. Avrupa Birliği bu mekanizma ile bir yandan yeşil dönüşümün yaratacağı maliyet karşısında Avrupa’nın rekabetçiliğinin korunmasını, diğer taraftan küresel düzeyde iklim değişikliği ile mücadele çabasının artırılmasını hedefliyor. Bu kapsamda uygulanması planlanan Sınırda Karbon Vergisi Uygulaması, ileri seviyeye çıkarılacak emisyon azalımı önlemleri nedeniyle yoğun enerji üretiminin Avrupa Birliği sınırları dışına çıkmasının ve bunun sonucunda Avrupa Birliği ekonomisinin negatif etkilenmesinin önlenmesi için hayata geçirilecek. Uygulama, 2050 yılına kadar iklim nötr bir Avrupa hedefi doğrultusunda 2030 yılına kadar emisyonları 1990 seviyelerine göre %55 oranında azaltmayı hedefliyor.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın 1 Ekim 2023 tarihinde başlaması; Sınırda Karbon Vergisi Uygulaması’nın ise 2026’da yürürlüğe girmesi planlanıyor.
Türkiye, ihracatının yaklaşık yarısını Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştiriyor. Bu nedenle, Avrupa Birliği’nde yaşanan bu gelişmenin çok dikkatli takip edilmesi gerekiyor. Her ne kadar Avrupa Birliği’ndeki ithalatçı ödeyecek olsa da bu ek maliyet Türk ürünlerine yönelik pazar kaybına neden oluyor. Bu bağlamda Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı’yla ihracatta rekabetçiliğin güçlendirilmesi ve iklim değişikliği politikalarına uyumun sağlanmasına yönelik bir yol haritası ihracatçıların en büyük arzusu. Gelinen son durumda, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mevcut ticari ilişkilerin zedelenmemesi için Avrupa Birliğiyle uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi mekanizması kurulması büyük bir önem taşıyor. Zira firmaların üzerine gelecek ilave bir karbon vergisi yükü firmaların rekabetçiliğine zarar verecek nitelikte. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın, ihracatçılara getireceği yük ise bir diğer tartışma konusu. Uzmanlar, uygulamanın yıllık maliyetinin 1.8 milyar Euro’nun üzerine çıkacağına dikkat çekerken; ihracatçılarsa hazırlık süreçlerinin devam ettiğini belirtiyor.
Türkiye’nin henüz bir karbon vergisi veya Emisyon Ticaret Sistemi yoluyla bir emisyon fiyatlandırma stratejisi bulunmuyor. Kişi başına emisyonları dünya ortalamasına yakın olsa da Türkiye, dünyada karbon emisyonları en fazla artış gösteren ülkeler arasında yer alıyor.
Yeşil sanayi için finansman
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Dünya Bankası ile hayata geçirdiği Türkiye Yeşil Sanayi Projesi çerçevesinde 450 milyon dolarlık finansmanı kullandıracağını duyurdu. Proje ile KOBİ ve teknoloji girişimlerinin, yenilenebilir enerji yatırımları ve sanayide döngüsel ekonominin desteklenmesi amaçlandı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, söz konusu projeyle 450 milyon dolarlık finansmanı, sanayiciler, KOBİ ve teknoloji girişimlerine sunacaklarını söyledi.
KOSGEB eliyle KOBİ’lerin yenilenebilir enerji, yeşil dönüşüm yatırımlarını, TÜBİTAK eliyle de döngüsel ekonomiye ve karbon salınımını azaltmaya yönelik AR-GE projelerini destekleyeceklerini vurgulayan Kacır, “İhracatımızın yüzde 90’dan fazlasını gerçekleştiren Türk sanayisini, özelikle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na daha hazır hale getireceğiz. Aynı zamanda 2021’de Meclis tarafından onaylanan Paris İklim Anlaşması kapsamında ülkemizin karbon net sıfır hedeflerine daha da yaklaşmasını sağlayacağız.” ifadelerini kullandı.
Proje kapsamında, 250 milyon dolarlık kaynak, KOSGEB himayesinde kullandırılacak. TÜBİTAK’ın kullanımına ise 175 milyon dolarlık kaynak tahsis edildi. 25 milyon dolarlık kaynak ise proje faaliyetlerinin koordine edilmesi ve ulusal yeşil sanayi dönüşüm ajandasının uygulamaya konulabilmesi için kurumsal temellerin atılması amacıyla kullanılacak.
Türkiye sanayisi her alanda son yıllarda önemli bir büyüme kaydederken, tüm ihracatının yüzde 90’ından fazlasını oluşturuyor ve bunun yüzde 40’ından fazlası Avrupa Birliği ülkeleriyle gerçekleştiriyor. Bu doğrultuda Avrupa Birliği, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında Avrupa Birliği’ne ihraç edilen ürünler için daha katı karbon standartları benimseyeceğini açıkladı. Projeyle sanayi sektörünün karbon salınımının azaltılmasını sağlamak ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara uyumu gerçekleştirmek için harekete geçildi.
Proje, endüstriyel firmaların yenilenebilir enerjinin gücünden faydalanmalarını, enerji verimli teknolojileri uygulamalarını ve döngüsel ekonomi prensiplerini benimsemelerini sağlayarak daha sürdürülebilir geleceğin yolunu açacak. Endüstriyel firmaların düşük karbon salınımına sahip, sürdürülebilir ve dayanıklı bir geleceğe doğru geçişini hedefleyen proje, ekonomik büyümeyi ve istihdam yaratmayı da teşvik ediyor.