25 Mart 2025
Beşyol Mahallesi 1.İnönü Caddesi 18/8 Küçükçekmece İstanbul
Ekonomi Son Dakika

Sürdürülebilir ekonomi bugünü ve geleceği sahipleniyor

Günümüzde dünya ekonomisi, çevresel tahribatın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan küresel ısınma ve iklim değişikliği riskine karşı sürdürülebilir bir ekonomiyi ve yaşamı yeniden oluşturma arayışı içinde. Son dönemde yaşanan ekonomik krizler, iklim değişikliği gibi önemli çevresel ve ekonomik problemler, sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında yeşil büyüme, yeşil ekonomi, düşük karbonlu ekonomi, sürdürülebilir üretim ve tüketim gibi kavramları ortaya çıkardı.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği riskine karşı sürdürülebilir bir ekonomiyi ve yaşamı yeniden oluşturma arayışı bağlamında düşünüldüğünde, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilme odağından uzaklaşmadan günümüz kuşaklarının ihtiyaçlarını karşılayabilme kavramı olarak sürdürülebilir kalkınma konusu uzun yıllardır konuşulan bir konu olarak karşımıza çıkıyor. 20. yüzyıl sonlarına doğru dünya gündemine girmiş ve 1990’lı yıllarda imzalanan uluslararası antlaşmalarla küresel bir uygulama planı haline gelen sürdürülebilir kalkınma, geleceği de sahiplenen bir model olarak görülüyor. Bu kalkınma modeli herkesin temel ihtiyaçları ile daha iyi bir hayata ilişkin beklentilerinin karşılanmasını sağlarken, gelecek nesillere de bu imkânların sağlanmasına yönelik ortak bir hedef olarak belirleniyor. Bu nedenle sürdürülebilir kalkınma, doğal kaynakların daha etkin kullanımı ve gelecekte daha güvenli bir yaşamı kurmak için çok önemli bir adımı ifade ediyor.

Son dönemde yaşanan ekonomik krizler, iklim değişikliği gibi önemli çevresel ve ekonomik problemler, sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında yeşil büyüme, yeşil ekonomi, düşük karbonlu ekonomi, sürdürülebilir üretim ve tüketim gibi kavramları ortaya çıkardı. Yeşil Büyüme ve onun iktisadi çerçevesini oluşturan yeşil yeni düzen, dünya genelinde bütün ekonomik faaliyetlerin çevresel amaçlarla yeniden tasarlanması gerektiğini savunur.

Sürdürülebilirlik uygulamalarının finansal faydalarını değerlendirmek, hem mali hem de ekonomik etkilerinin dikkate alınmasını gerektiriyor. Mali faydalar, kuruluşların azalan harcamalarından ve artan gelirlerden oluşuyor genellikle. Çeşitli sürdürülebilirlik stratejilerine ve projelerine yapılan yatırımlar, kurumlar için kısa ve uzun vadeli faydalar yaratabilir.

Doğru ekonomik politikaların uygulanması kaynakların verimli kullanılmasına katkıda bulunacak

III. Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası’nda sürdürülebilir ekonominin önemine ilişkin açıklamalarda bulunan İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi, Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, “Lineer ekonomi olarak ifade edilen al-yap-kullan-at modelinden artık vazgeçmeliyiz. Ürün ve malzemelerin atılmak yerine yeniden kullanıldığı, onarıldığı ve geri dönüştürüldüğü döngüsel iş modellerini ana akım haline getirmemiz ve bir endüstriyel süreçten kaynaklanan atıkların bir diğeri için değerli bir girdi haline geldiği döngüsel ekonomi modelini hayata geçirmemiz gerekiyor. Sürdürülebilirlik adına ekonomimiz lineerden döngüsele evrilecekse, burada nasıl ürettiğimiz kadar nasıl tükettiğimiz de aynı düzeyde önem taşımaktadır. Bu dönüşüm sürecinde, kamu ve özel sektör işbirliğinin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Çünkü ne özel sektörün ne de kamunun bu meşakkatli yolculuğu tek başına alması kolay olmayacak.” dedi.

Hedefler için İş Dünyası Platformu Başkanı İrem Oral Kayacık da “Döngüsel ekonomi, kapsayıcı bir şekilde tasarlandığında çevreyi koruma, ekonomiyi iyileştirme ve sosyal adaleti yükseltme potansiyeline sahiptir. Teknolojinin hızlı değişimi ve doğru ekonomik politikaların uygulanması, hem kaynaklarımızın verimli kullanılmasına katkıda bulunacak, hem de dezavantajlı topluluklara yeni kaynaklara ulaşım imkanı sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.

DCube Sürdürülebilirlik ve Döngüsel Ekonomi A.Ş. Başkanı Berna Aşıroğlu da, “2021 yılından bu yana döngüsel ekonomiyi Türkiye’de gündem haline getiriyoruz. DCube olarak, sürdürülebilir bir kalkınma için bütüncül bir yaklaşımın gerekliliğine inanıyoruz. Döngüsel iş modellerinin uygulanması ile sürdürülebilirliği kurum kültürünün ayrılmaz bir parçası haline getirme amacıyla; gerek şirketler, gerek çatı örgütler, gerekse OSB’lerle birlikte yürüttüğümüz dönüşümü destekleyici çalışmalarımızı çok önemli buluyoruz.” dedi.

Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Türkiye, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Duygu Yılmaz ise konuşmasında “SKD Türkiye olarak, 2016 yılından bu yana döngüsel ekonomide ölçülebilir çıktıları olan somut projeler ve çalışmalarla iş dünyasını harekete geçirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası, döngüsel ekonomi bilincinin iş dünyasında yaygınlaşması için seferber olduğumuz önemli organizasyonlardan biri. Zira döngüsel ekonomi mekanizması ile yenilenebilir enerjiye ek olarak sera gazı emisyonlarının %45’ine etki etme imkânımız bulunuyor. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girdiğimiz bu günlerde, ülkemizin sürdürülebilirlik alanında uluslararası rekabette öne çıkmasına sağlayacağı katkıyı düşünerek Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası’nın, şimdi çok daha kritik olduğunu vurgulamak isterim.” dedi. Sürdürülebilirliğin ekonomik kalkınma üzerindeki faydaları ise bir topluluğun ekonomik olarak büyümesi, rekabet gücü ve canlılığındaki gelişmelerden oluşur. Sürdürülebilirlik stratejileri, bir işletmenin karlılığını iyileştirebilir, mevcut çevresini ve paydaşlarını geliştirebilir ve yeni ekonomik faaliyetleri daha yürütülebilir ve niş alanlara çekebilir. Bu çabalar, yerel sakinleri ve yabancıları bir yetki alanı içinde yatırım yapmaya ve harcamaya teşvik etmek ve böylece ekonomik kalkınmayı daha fazla teşvik etmek için de kritik önem arz ediyor.

Sürdürülebilirliğin ekonomik faydalarını şu şekilde sıralanabilir:

• Sürdürülebilirlik konusunda en iyi uygulamalar, su, enerji, gaz ve diğer kaynaklara yapılan harcamaları azaltarak bireylere ve işletmelere tasarruf sağlar. Bu yerel tasarruflar daha sonra ek yerel yatırımları ve ekonomik faaliyetleri desteklemek için kullanılabilir.

• Çeşitli konut seçenekleri, ticari gelişmeler ve verimli ve uygun ulaşım seçenekleri ile iyi planlanmış topluluklar, yeni ve genişleyen işletmelere daha fazla yatırım yapılmasını sağlar. Bu yatırımlar yerel ekonomik aktiviteyi ve istihdamı artırarak hem çalışanlar hem de işverenler için zaman ve para tasarrufu sağlayabilir.

• Sürdürülebilirlik uygulamaları aracılığıyla bireyler için fiziksel aktivitelere katılma ve sağlıklı gıda seçimleri yapma fırsatları ortaya çıkar. Yani sürdürülebilirliğin bireylerin farkındalığını da artırdığını söylemek mümkün. Böylelikle işletmeler, çalışanlar ve kamu kurumları için ayrılan sağlık hizmetleri maliyetleri düşer, çalışanların üretkenliği artar. Bu da yerel yönetimlerin, şehirlerin ve bölgelerin ekonomisine sürdürülebilir katkılar sunar.