MFA Lojistik CEO’su Eduard Alyrzaev ile Aralık sayımız için gerçekleştirdiğimiz söyleşide Alyrzaev, İran üzerinden gerçekleştirdikleri demiryolu taşımacılığını ve ilerleyen dönemlerde hayata geçirecekleri projeleri anlattı.
MFA Lojistik olarak 2022 yılında hangi projeleri ve yatırımları hayata geçirdiniz, hangi oranda büyüme gerçekleştirdiniz?
MFA Lojistik 2019 yılı Aralık ayında faaliyete girdi ve faaliyetlerini İran-Türkiye arasındaki iki taraflı taşımacılıkla sürdürürken yıl sonuna dek Türkiye’den İran’a 19 bin ton taşıma gerçekleştirdi. Daha sonraki yıllarda taşımacılıkta sadece İran’a değil, daha ötesine de gidebildiğimizi gördük. Taşımalarımızı İran üzerinden Kapıköy-Razi sınır kapısından demiryoluyla gerçekleştiriyoruz. İran’dan Türkmenistan’a, oradan Afganistan’a gidebiliyoruz, daha aşağısında bulunan Pakistan’a gidebiliyoruz. Bu koridorda maksimum 800 bin ton taşıyabiliriz diye düşünürken, 800 bin tona yaklaşınca 900 bin ton da yapabiliriz dedik. Şimdi baktığımızda ise 1 milyon ton taşıma yapabileceğimizi öngörüyoruz.
MFA Lojistik olarak hedefimiz, kendimize belirli sınırlar koyup o sınırlar içerisinde kalmak değil. Biz sadece İran’dan Türkmenistan’a ve yakın bölgelerine taşıma yapmak değil, daha da genişleyerek kendimizi büyütmeyi planlıyoruz. Çünkü Avrupa ve Asya kıtalarında evvelden beri gelen bir lojistik akıntısı var, bu ya doğu-batı ya da batı-doğu arasında gerçekleşiyordu. Şimdi ise kuzey-güney ve güney-kuzey arasında da bu lojistik akıntı doğmaya başladı.
Halihazırda Kazakistan’dan konteyner trenlerimiz var ve bu hatta talep gerçekten çok büyük. Sadece Kazakistan’la da yetinmekle kalmıyoruz, Özbekistan’la da görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bu durum da en kısa zamanda neticelenecek ve proje halinde gerçekleştirilecek. Şu an yerli bir buzdolabı üreticisiyle bir proje taşıması gerçekleştiriyoruz.
8 bin adetlik yükünü Manisa’dan Özbekistan Taşkent’e götürüyoruz. Cam kapaklı olması nedeniyle fazlasıyla hassas ve kırılgan bir ürün grubu buzdolabı. Onlar bize güvendi ve biz de taşımacılığını güvenle sağlıyoruz.
Günümüz şartlarında yeni bir koridor olarak Türkiye’den İran’a, İran’dan Türkmenistan’a, Türkmenistan’dan Rusya’ya İpek Yolu’nu takip ederek Ural Bölgesi’ne kimyasal madde gönderdik. Şimdi ise yine bir proje çalışmamız var, o bölge üzerinden tam tersi istikamette Türkiye’ye üre geliyor.
Ural Bölgesi’ne ve Rusya’nın doğu taraflarına baktığımızda o bölgelere ekonomik olarak çok kârlı bir lojistik çözümü sunuyoruz. Çünkü geçmişte yük oradan Karadeniz’e gelirdi, Karadeniz’den aşağı inerdi ve bu da ekstra bir maliyet unsuruydu. İran üzerinden Türkiye’ye gelmek şu an gerçekten çok avantajlı.
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın size nasıl bir etkisi oldu?
Bizim koridorun yoğunluğunun esas sebebi bu savaşın olması. Biliyorsunuz Avrupa, Rusya üzerinden kısıtlamalara başladı. Bu sefer de göndericiler yüklerini Avrupa’ya ya da Türkiye’ye getirmek için farklı arayışlara girdi ve bizlerle yolları kesişti.
Kuzeyden güneye inen koridorlardan ilki Azerbaycan tarafında, ikincisi Hazar Denizi’nden direkt gemi yoluyla, üçüncüsü de Kazakistan-Türkmenistan hattında aşağı inen koridor. Şu an geliştirmeye çalıştığımız koridor da Kazakistan-Türkmenistan hattı. Ama yalnızca bir koridora yüklenmeyeceğiz, diğerlerinde de yine faaliyetlerimiz ve projelerimiz var.
Şimdiki amacımız, konteyner blok trenleri çıkarmak. Bunu tek seferlik bir çalışma olarak değil, sürekli sefer haline getirerek yapmak istiyoruz. Biz yaptığımız taşımalarla bölgenin çalışan bir koridor olduğunu da göstermiş oluyoruz. Mesela Çin’den Avrupa’ya giden ilk blok tren Rusya üzerinden 2011 yılında oldu ve 5 vagonla başladı. Ama 2020 yılında o güzergahtan 1 milyon konteyner geçti. Ben inanıyorum ki yeni bir yolun doğuşuna şu an tanıklık ediyoruz. Türkiye, Avrupa ve Asya arasındaki gerçekten lojistik bir köprü rolünde. Bu koridorda da çok büyük işler başaracağına ve biz de MFA Lojistik olarak yapabildiğimiz kadar emek sarf ederek projeler gerçekleştirip bu koridorun daha da gelişmesini sağlamaya çalışıyoruz.