İklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için ülkemizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adı İklim Değişikliği eklenerek, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yapıldı. Çevre Yönetimi’nde ülke olarak iklim risklerine yapılan düzenlemelerle karşılık veriyoruz. 2872 Sayılı ana Çevre Kanunumuz 9 Ağustos 1983’te kabul edildi. Değerli içeriği günün isteklerine göre değiştiriliyor ve mevzuatımız da mümkün olduğunca çağı takip ediyor.
Ne ki uygulama için aynı başarıdan bahsetmek mümkün mü? Bu noktada tartışmalar var. Yine de inanarak, iş birliği ile emek vererek her türlü riski yönetebileceğimize ve üstesinden gelebileceğimize inanıyorum.
Tanımlar ve kavramları uygulamada rehber almalıyız
Çevre, canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı kapsamaktadır. Öyleyse; İnşaat ve Tesis Yönetim sektörleri için de geçerli olan çevre korunmasından anlaşılması gereken de bu ortamın iyi ve doğru şekilde korunmasıdır. Çevre Koruma deyince çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününü anlamalıyız.
İnşaat ve Tesis Yönetimi’nde kimyasalların kullanımı konusu da ciddi riskler içermektedir. Ekolojik dengeyi tehdit eden tehlikeli kimyasallarla ilgili önlemler alınmalıdır. Tehlikeli kimyasallar, fiziksel, kimyasal ve/veya biyolojik yönden olumsuz etki yaparak ekolojik denge ile insan ve diğer canlıların doğal yapılarının bozulmasına neden olan her türlü kimyasal madde ve ürünleri içerir.
Çevreyi korumak için önlemlerin titizlikle uygulanmasını içeren Çevre Yönetimi kapsamında ilk aşama Çevresel Etki Değerlendirmesi’dir. Çevresel Etki Değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları içerir.
Çevreye ilişkin bilginin değerlendirilmesi kapsamında Stratejik Çevresel Değerlendirme konusu da çok önemlidir. Stratejik Çevresel Değerlendirme, onaya tabi plan ya da programın onayından önce planlama veya programlama sürecinin başlangıcından itibaren, çevresel değerlerin plan ve programa entegre edilmesini sağlamak, plan ya da programın olası çevresel etkilerini en aza indirmek ve karar vericilere yardımcı olmak üzere katılımcı bir yaklaşımla sürdürülen ve yazılı bir raporu da içeren çevresel değerlendirme çalışmalarını içerir.
Çevrenin korunmasına yönelik ilkeler
Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve kirliliğinin önlenmesi için çevre sorumluluğu öncü kavramdır. Herkesin çevre sorumluluğu mevcuttur. Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.
Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri Derneği olarak tüzüğümüz doğrultusunda yaptığımız tüm çalışmalarda ve üyelerimizin yönettiği tesislerde çevrenin korunmasına birincil önem veriyoruz.
Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; idare ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile etkin iş birliği yapmalıdır. Tesis sahipleri ve yönetimleri her türlü faaliyet sırasında doğal kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılması amacıyla atık oluşumunu kaynağında azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılmasına dikkat etmelidirler.