UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve AGİT Uluslararası Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkanı Muazzez Araç, pandemi sonrasında değişen ve dönüşen tedarik zincirlerinde Türkiye’nin konumuyla ilgili değerlendirmede bulundu.
Muazzez Araç yaptığı değerlendirmede şunlara değindi: “Covid-19 salgını sınırlar arası ticaret ve taşımacılık üzerinde yıkıcı etkiler yaratmıştır. IRU tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre; 2020 yılında karayolu yük taşımalarında 2019 yılına göre % 17 oranında ciro kaybı gerçekleşirken; 2020 yılının sonu itibarıyla küresel çapta (sadece) karayoluyla yük taşımalarında 700 milyar dolar ciro kaybı kaydedildiği belirtilmektedir.
Lojistik sektörü, dünya genelinde, pandemiden en fazla etkilenen sektörlerin başında gelmiştir. Pandemi krizinin ilk evrelerinde yaşanan arz ve talep şokuyla, şirketler ve ülkeler tedarik zincirlerinde ciddi kırılmalar yaşamış; Avrupa bölgesinin pandemi merkezi ilan edildiği Mart 2020 tarihinden itibaren sınırlar arası geçişlere getirilen ek kontroller ve seyahat kısıtlamaları sonucunda Avrupa ekonomilerinin sürdürülebilirliği ve vatandaşlarının yaşamı ciddi şekilde riske girmiştir.
Tüm bu gelişmeler sonucunda AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen tarafından “Avrupa ülkelerinin özellikle bazı ürünlerde kıtlık riski konusunda uyarılarda bulunduğunu” ve hemen akabinde, sınır geçişlerinin ve sınırlar arası mal ve hizmet akışlarının aksamaması için Avrupa Komisyonu tarafından “Yeşil Hatlar (Green Lanes)” adı altında yeni bir mekanizmanın uygulamaya konduğunu gördük.
Pandemi krizi ile, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin tedarik zincirlerinin kopmaması için taşıdığı kritik önem de çok net bir şekilde ortaya çıktı; Yeşil Hat-Hızlı Sınır Geçişleri mekanizmasına “AB iç pazarına mal ve hizmet tedariği sağlayan Türkiye ve Türk taşımacıları (ve sürücüleri)de dahil edilmiştir.
UND olarak pandemi krizinin en başından itibaren kurduğumuz kriz masası ile hem sektörü hem ilgili kurum ve kuruluşları anlık olarak bilgilendirmenin yanında, Ticaret Bakanlığımızın işbirliğiyle sınır giriş-çıkışlarımızın durmaması için “Temassız Ticaret” modelini Kapıkule, Hamzabeyli ve güneyde Habur sınır kapılarımızda uygulamaya koyduk. Bu sayede 3-4 haftalık sınır kapatılma sürecinde dahi bir transit ülke konumumuzla, yük akışlarını kesilmemesine imkan verdik.
Fabrikaların kapandığı, kritik malların ihracatının yasaklandığı, hem talep hem arz tarafında krizlerin yaşandığı pandemi kriziyle, batı dünyası özellikle ara mallar konusunda ne kadar Çin’e bağımlı olduğunu fark etti. Ernst &Young’in son yayınladığı uluslararası Güven Barometresine göre, katılımcıların % 50’den fazlası tedarik zincirini yeniden yapılandırdığını söylüyor.
Pandemi ile birlikte ciddi bir dönüşüm sürecine giren küresel üretim ve tedarik zincirlerindeki yeni arayışlarda Türkiye’nin, tercihlerde giderek daha üst sıralara yükseldiğini izlemekteyiz. Türkiye, Avrupa’nın çeşitli tedarik zincirlerindeki etkinliğini giderek artırırken, bu da özellikle Avrupa yönündeki ihracatımızdaki artışlara yansımaktadır.
En küreselleşmiş 10 ülkenin 8’inin bulunduğu, dünyanın en fazla küreselleşmiş bölgesi olan Avrupa Birliği, 2020 yılının ortalarında Ticaret Politikasını yeni baştan şekillendirme kararı aldı. Bu yılın Şubat ayında yayınladığı yeni AB Ticaret Politikası, önümüzdeki 10 yılda sadece % 1,4 büyümesi öngörülen Euro bölgesi için “açık stratejik özerklik” sloganıyla “stratejik çıkarlarını daha iyi koruyabilen, daha sürdürülebilir ve dayanıklı, daha iddialı” bir Avrupa yaratmayı hedefliyor. Bunu hedeflerken; komşu ülkelerle işbirliklerini artıracağını vurguluyor, ki Türkiye, işbirliğini derinleştirip güçlendireceği komşularının başında geliyor.”