Gıda sektöründeki israfın azaltılmasını amaç edinen sürdürülebilir gastronomi anlayışı, iklim ve gıda krizine karşı bir çözüm yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Üretilen gıdanın en taze haliyle sofralarımıza ulaşmasını amaçlayan sürdürülebilir gastronomi, coğrafi işaret taşıyan ürünleri de kapsamına alarak doğal olana ulaşmada yol gösterici bir rol üstleniyor.
Mutfak geleneklerinin yaşamasını sağlayarak sürdürülebilir gastronomi için ilk adımı atmak ve bu doğrultuda yerli ve milli ürünlerin kullanımını yaygınlaştırmak coğrafi işaretli ürünlere olan ilgiyi arttırıyor. Ürünün kalitesini koruyan, gelecek kuşaklara aktarımı kolaylaştıran, ihracata marka ve katma değer katan coğrafi işaret konusunda son yıllarda Türkiye’nin ciddi çalışmaları bulunuyor. 10 yıl önce 109 olan coğrafi işaretli ürün sayısı günümüzde 633’ü bulurken, ürünlerin dünya pazarındaki rekabet gücü kolaylaşıyor ve bu sayede Türkiye’nin de marka değeri artıyor. Peynirden zeytinyağına, dokumadan fırıncılığa kadar 81 ilden farklı farklı kategorilerde ürünler coğrafi işaret alırken, AB’ye tescil konusunda da çalışmalar devam ediyor.
Gelecek kuşaklara bilgi aktarımı ve kültürel değerler için de coğrafi işaretin önemine dikkat çeken Dış Patent Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Karaca, “Örneğin; coğrafi işaretli Kars gravyer peyniri artık dünya arenasında diğer peynirlerle rekabet gücüne sahip oldu. Diğer ülkelerin gravyer peynirleriyle yarışarak kilogram başına katma değerini de artırdı. Aynı zamanda gastro turizmin hareketlenmesine de katkı sağladı. Bu yüzden belediyelerimizin bir an önce bölgelerindeki ürünlerin envanterlerini çıkarıp coğrafi işaret alma konusunda başvurularını bekliyoruz. Böylece coğrafi işaretle bölgelerine de ekonomik katkı sunabilecekler.” diye açıklamada bulundu.