Türk turizmini, sürdürülebilir ve gelir odaklı bir büyüme modeline taşıyan 2023 Turizm Stratejisi ile geçtiğimiz yılı yaklaşık 57 milyon ziyaretçi sayısı ile kapatan Türkiye, 100 milyar dolarlık turizm geliri hedefine ulaşmak için sürdürülebilirliğe daha çok yönelirken yeni pazar arayışlarını da sürdürüyor.
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, sürdürülebilirlik kavramının turizm sektörü açısından önemine değinirken, AKTOB olarak hayata geçirdikleri Resort Kongresi’nde bu yıl geçmişi değerlendirerek geleceğe yön veren vizyonla Türkiye ve dünya için son derece kritik bir dönemde sürdürülebilir turizm temasıyla gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Bu kongrenin, Antalya’dan tüm turizm sektörüne ve insanlığa sürdürülebilir bir yenilenme çağrısı olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, “Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın amacı, insan uygarlığının turizmdeki geleceğini gönüllü bir ruh, ortak akıl, vicdan ve doğayla uyum içinde inşa etmektir. Tüm çalışmalarımız ve gelecek planlamalarımızın özünde, Anadolu ve Akdeniz’in kadim tarihinden gelen birbirimizle, doğamızla, geçmişle ve değişimle turizmi yeni yüzyıla entegre eden sürdürülebilirlik temelli uyum ilkeleri yer almaktadır. İklim değişikliği şu anda tüm dünyanın çözmesi gereken öncelikli sorunu. Bu kapsamda resort turizmcileri de on yıllardır farklı konseptlerle çevreci uygulamalar geliştirmektedir. En son Kültür ve Turizm Bakanlığımız öncülüğünde, GSTC Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi ile yapılan anlaşma kapsamında konaklama tesislerine 1. Etap kriterleri zorunlu hale geldi. Teknolojiden de üst seviyede yararlanarak enerji yönetimi daha akıllı uygulamalarla işletme bazında çalışmalar yapılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sürdürülebilir turizme yönelik Alanya bölgesinde hayata geçirilen çalışmalara ilişkin görüşlerini paylaşan Alanya Turistik İşletmeciler Derneği (ALTİD) Başkanı Burhan Sili, Alanya’nın coğrafi yapısı, 70 km’lik sahil bandı ve şehir merkezinde çeşitli kategori ve türlerde konaklama tesislerinin olmasının bölgenin hedef pazar ve hedef kitlelerinde çeşitlilik sağladığını belirtti. “Şehir yaşamı ile turizmin iç içe olmasını sürdürülebilir turizm ve destinasyonumuzun popülerliği açısından avantaj olarak görmekteyiz.” diyen Sili, “Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli hususun; çevrenin ve mevcut kapasitenin korunması ve korunarak geliştirilmesi olduğunu düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Şehrin büyümesi, yapıların artması gibi fiziki gerçeklikler nedeniyle bölgesel, ülkesel ve dünyadaki değişimlerin kendi gerçeklerimiz ve değerlerimiz dahilinde iyi yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Sili, “Bu nedenle de destinasyonun kapasite ve faaliyetlerinin planlaması, yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşları, akademik kurumlar ile tüm paydaşlar arasında değerlendirilerek koordinasyonun ve iş birliğinin sağlanması, bu işleyişin dinamik olması topyekün bir yönetim anlayışını gerektirmektedir ki çabamızda bu yöndedir.” dedi.
Alanya’da bulunan tesislerin genel anlamda teknolojik ve dijital gelişmeleri takip etmekte ve kendi kapasitelerini göz önüne alarak gelişmelerini sürece yayarak yürütmekte olduğunu belirten Sili, bir diğer yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı’nın yürütüldüğünü ifade etti. “Bu kapsamda turizm işletme belgeli tüm konaklama tesislerinin Sürdürülebilir Turizm Programı 1. Aşama belgesini 2023 yılı sonuna kadar almaları zorunluluğu vardı ki bunu da %100’e yakın bir oranda başardık.” diye konuşan Sili, “Bundan sonra 2. ve 3. Aşama belgelerini de alarak, yerel yönetimlerimiz ve tüm turizm paydaşlarımızla birlikte sürdürülebilirliği sağlamak adına gerekli çalışmaları yapmak için gayret göstermekteyiz.” şeklinde konuştu.
Her şey dahil sistem Türk turizminin başarısındaki en önemli modellerden
Turizmdeki her şey dahil sistemi Türk turizminin başarısındaki en başarılı modellerden birisi olmakla birlikte, en çok tartışılan konuların da başında geliyor. Bu konuya ilişkin de açıklamada bulunan Kavaloğlu, resort turizminin ülkemizdeki gelişiminde büyük önem taşıyan her şey dahil sisteminde bir renovasyona ihtiyaç olup olmadığı konusunda, “Her şey dahil sistem Türkiye turizminin bu gün geldiği seviyelere ulaşmasının en başarılı uygulaması olmuştur. Özellikle ailelerin tercih etmesi, hem geceleme sayılarını hem de kişi sayısını artıran özellik taşımaktadır. Dünyada en fazla tercih edilen seyahat türü, eğlenme amaçlı deniz, kum, güneş tatilleridir. Bu talebi de en rantabl karşılayan uygulama hem tüketici hem de işletmeci açısından her şey dahil sistemdir. Destinasyonların güçlü ve zayıf yönlerinin analiz edilerek bu tartışmaların yapılması çok daha sağlıklı olacaktır. Avrupa destinasyonları şehir seyahatlerine uygun sosyal ve kültürel alt yapıları ile her şey dahil sistemi çok yaygın uygulamamakla birlikte, özellikle İspanya sahil bölgeleri her şey dahil sistemde çalışmaktadır. Türkiye’de de Akdeniz Bölgesi kent merkezlerinde konaklama tesisleri B&B konsepte dönüşü söz konusudur.” diyerek, şehir turizminin nitel ve nicel olarak geliştikçe konseptlerin de buna uygun hale evrileceğini ifade etti.
Her şey dahil sisteminin başarıyla devamı için hayata geçirilmesi gereken noktalar üzerinde duran Sili ise, “Her şey dahil sistemi özellikle bölgemiz için uzun süredir uygulanan önemli bir pazarlama modelidir. Bölgemiz turizm tesislerinin tercih edilmesinde de önemli bir modeldir. Bölgemiz tesislerinin büyük bir çoğunluğunda da her şey dahil sistemi başarıyla uygulanmaktadır. Ancak tesisler kendi kapasite ve imkanlarına göre bu sistemi farklı uygulayabilmektedir. Yine tesislerimizde bu her şey dahil sistemin yanı sıra oda kahvaltı ve yarım pansiyon seçenekleri de mevcuttur.” diye konuştu.
Teknolojiye yapılan yatırımlar amortismanı hızlandırıyor
Sürekli gelişen teknoloji odağında resort otellerin yüksek maliyetlerini minimuma indirmek için yeterli finansmana erişimi konusunda da açıklamada bulunan Kavaloğlu, Akdeniz bölge otellerinin en büyük rekabet gücünün, tesislerin teknolojik ve yüksek kalite standartlarda hizmet sunması olduğunun altını çizdi. “Bu gücümüzün farkındayız ve bu özelliğimizi korumak için tesislerimiz sürekli kendini yenilemektedir.” diyen Kavaloğlu, hizmet sektöründe insan unsuruna bağlılığın diğer pek çok sektöre göre çok daha fazla olduğunu ifade etti. Turizmin teknoloji ve insan iş gücünü çok iyi harmanlaması, teknolojinin, insan üzerindeki bilgi ve iş gücü yükünü alarak, insan odaklı hizmetin daha efektif olmasına olanak tanıdığını sözlerine ekleyen Kavaloğlu, “Bu da teknolojiye yapılan yatırımların amortismanını hızlandırmaktadır. Antalya konaklama sektörü bu konuda oldukça başarılı ilerlemektedir. Geri dönüşlerini de yüksek oranda misafir memnuniyet oranlarında görmekteyiz. Bankalar renovasyon ve yeni yatırımlar konusunda geniş imkanlı finansman desteği sağlamaktadır. Turizm işletmelerimizin geri ödemeleri konusundaki sadakati de bankaların yeni kredi kampanyaları oluşturmasını hızlandıran önemli bir etkendir.” dedi.
12 ay turizm hedefiyle deniz-kum-güneş turizminin yanı sıra bölgelere göre spor, golf, kültür ve gastronomi turizmi odaklı turizm çeşitlerine de önemli bir yatırım sürecinin olduğuna değinen Kavaloğlu, “Akdeniz Bölgesi özellikle Antalya’da kış dönemini içinde barındıran turizm hareketliliğine yönelik yatırımlar hız kesmeden devam ediyor. Pek çok otel grubu sportif faaliyetlere yönelik alt yapı oluşturdu. Turizm arzımız da bu doğrultuda çeşitlendi. Bu kaynak zenginliği içinde sektörümüzün hem gelişerek sürdürülebilir olması hem de rekabet üstünlüğü elde edebilmesi için temel turistik ürünler ile birlikte spesifik ürünlere yönelmelerini gerektirmektedir.” diye konuştu.
Bölgede yer alan pek çok işletmenin, dünya standartlarında yapılan spor, sağlık ve kongre tesisleriyle turizmde ürün gamının genişlemesine önemli katkılar sağladığını belirten Kavaloğlu, “Türkiye’de yer alan golf tesisleri, özellikle kış döneminde golf oyucularını bölgeye çekebilmektedir. Futbol kulüpleri kış döneminde uzun süreli konaklamalar sağlamakta, aynı zamanda kulüplerin ait oldukları ülkelerde destinasyon tanıtımına katkıda bulunmaktadır. Sağlık işletmeleri turizm hareketlerini 12 ay boyunca sürdürmektedir. Fuar ve kongre turizmi yine tüm yıla yayılan turizm hareketlerinin devamını sağlamaktadır. Antalya bir destinasyon olarak gelişen altyapısı ve üst yapısı ile 12 ay sürdürülebilir turizmin tüm bileşenlerini taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.
Sektöre yönelik değişen taleplerin yeni trendler ve misafir beklentileri ile maliyetler, tesisin kapasitesi gibi etkenlere bağlı olarak tesisler bazında sistemde revizelerin mümkün olduğunu ifade eden Sili, önümüzdeki süreçte de bunun devam edeceğini belirtti. Burada önemli olanın, doğru rakamlarla ve doğru bir servisle sistemi çeşitlendirmek ve devam ettirmek olduğunun altını çizen Sili, Türk turizminin gelecek vizyonu adına nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiğine dair de şu şekilde konuştu: “Türk turizminin geleceğinde sürdürülebilirlik, çevresel, kültürel ve doğal kaynakların korunması önem arz etmektedir. Doğal, kültürel zenginliklerimizi ve tarihi mirasımızı muhafaza ederek, tanıtım ve pazarlamada bu öğelerden doğru faydalanmak, yerinde korumak ve tanıtabilmek, çevre dostu uygulamaları teşvik etmek ve yerel değerlerimizi öncelikle yerinde sunabilmek ve iç-dış tanıtımda katma değer oluşturmasını sağlamak bu günde olduğu gibi önceliğimiz olmaya devam etmelidir.
Seyahat teknolojilerindeki gelişmeleri takip ederek, dijital pazarlama stratejilerini güçlendirmek, dijital dönüşümü ön planda tutarak tanıtım ve pazarlamada rekabet avantajını geliştirmek, akıllı şehir teknolojilerini turistik destinasyonlara entegre etmek bir diğer önemli başlıktır.”
Turizm sektörü 2024’ten umutlu
“Türkiye genelinde 2023 yılını 56,5 milyon ziyaretçi sayısı ile rekorla kapatmak istiyoruz.” diyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’nin global birçok istikrarsızlığa, çevresindeki olumsuz gelişmelere rağmen koyduğu hedeflere yürümeye devam ettiğini vurguladı ve “Rekorlar kırarak ziyaretçi sayısı ve gelirini artırarak 100 milyar dolarlık turizm geliri hedefine emin adımlarla yürüyoruz.” dedi.
2023 yılında yaşanan ekonomik dalgalanmalar, genel seçim ve 6 Şubat depremlerinden etkilenen Türk turizminde yaşanan sorunlara ve sektörün 2024 yılında nasıl bir ivmeyle hareket edeceğine dair öngörülerini paylaşan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin de, pandemi sonrası yıl olan 2022’de Türkiye olarak dünya turizm sahnesine yeniden güçlü bir giriş yapıldığını belirtti. Hem doluluklarda hem ziyaretçi sayısında pandemi öncesindeki son yıl olan 2019 yılının yakalandığını, hatta bazı dönemlerde aylık bazda geçildiğini aktaran Eresin, “2023 yılına da iyimser beklentilerle başlamıştık. Ancak ilk 10 ayda Türkiye’ye gelen turist sayısında %11.5 artış olmasına karşın doluluklarımız geriledi. Resmi makamlarca açıklanan rakamlarla aramızda çıkan farkın nedeni, biz otelciler olarak otellerde konaklayan misafir sayılarını baz alırken, resmi makamlar haklı olarak Türkiye’ye giriş yapan yabancı sayılarını dikkate alıyorlar.” dedi.
2023 yıl başından Ekim sonuna kadar geçen sürede İstanbul’da doluluk oranının geçen yılın aynı dönemine göre %13 gerilemeyle % 65.5 olduğunu ifade eden Eresin, Antalya’nın ise Ocak-Ekim döneminde %9.5 gerilemeyle %58.5 doluluğa ulaştığını belirtti. İlk 10 ayda ise doluluklarda Türkiye ortalaması ise %9 düşüşle %59.7 oldu. Rakamlardaki düşüş için tek sebep kayıtdışı evler değil “Önemle altını çizmemiz gerekir ki; 2023 yılında otellerdeki kan kaybının tek sebebi olarak günlük kayıtdışı faaliyet gösteren kiralık evleri görmek yanlış bir değerlendirme olur.” diyerek sözlerine devam eden Eresin, “Genel seçimlerin sektörümüzü negatif yönde etkileyeceği ve özellikle talebe yönelik ertelemelere yol açabileceğini öngörmüştük. Bunun yansıması olarak da beklentimiz yılın ikinci yarısıyla birlikte talepte artış olacağı ve sektörde konaklama rakamlarının yukarı doğru gideceği grafiklerin oluşacağı yönündeydi. Ancak maalesef genel seçim sürecinin negatif etkisi ve 11 ayrı şehrimizde yaşanan elim depremlerin sonucu olarak bu talebe yönelik ertelemeler, birden kesinleşen iptallere dönüştü ve deprem bizim gündemimiz olduğu sürece dünya medyası da bunu kullanmaya devam etti. Sonuç olarak, o dönem depremler sonrası gelen iptallerin yanı sıra yeni talepler de alamadık.” dedi.
Özellikle şehir otellerinde yılın ikinci yarısında turist giriş sayılarının hedeflere uygun olarak gelmeye başladığını ancak maalesef kalış sürelerinin geçtiğimiz yıllarla karşılaştırıldığında oldukça kısaldığını söyleyen Eresin, “Turistlerin bir kısmı da satış fiyatlarının çok daha hesaplı olduğu kayıtdışı evleri tercih eder hale geldi. Bütün bunların ışığında turist sayıları normal seyrinde giderken, otellerdeki doluluk rakamlarımızın beklentilerimizin gerisinde kaldığını söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu.
Bir diğer olumsuz etki de maliyetlerdeki artış oldu. Gelirlerdeki artışın maliyetlerdeki artışla aynı düzeyde olmamasının sektörü çok zorladığını aktaran Eresin; enerji maliyetlerindeki artış, yükselen personel giderleri ve gıda başta olmak üzere malzeme tedariğindeki maliyet artışlarının oda fiyatlarını da artırdığının altını çizdi. Bütün dünyada artan maliyetlerin yansıması olarak da oda fiyatları yükselmeye devam ediyor.
En son katılım gösterdikleri Rimini, Londra, Cannes gibi uluslararası turizm fuarlarından gelen işaretlerin çok olumlu olduğunu vurgulayan Eresin 2024 yılına ilişkin, “Fuarlar oldukça başarılı geçti. Türkiye, en fazla ilgi gören destinasyonlardan biri olarak öne çıktı. 2024 yılında otel doluluklarında artış olacağını umuyoruz. Turizm hareketlerinin normale dönebilmesi için dünyanın dört bir yanında turizmcilerin umut ve beklentisi, uluslararası düzeyde savaş ortamının son bulması olarak öne çıkmaktadır.
2024 yılı ziyaretçi sayısı ve turizm geliri hedefimiz Kültür ve Turizm Bakanlığımızla aynı doğrultuda. Ziyaretçi ve turizm gelirine ulaşmak için sektör olarak büyük çaba sarf ediyor, turizm sektörünün hedeflerine ulaşarak ülke ekonomisi, istihdamı ve kalkınmasına güçlü desteğini vermeye devam edeceğine inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yeni otel yatırımları artıyor
Turizm sektöründe yatırımlar tarafına bakıldığında da güçlü bir artış görülüyor. Otel yatırımlarının, yatırımcıların en fazla ilgi gösterdiği alanlardan biri haline geldiğini söyleyen Eresin, Ocak-Ağustos 2023 dönemini kapsayan yılın ilk 8 ayında 24 şehirde toplam 44.867 yataklı 93 yeni otel projesinin ‘Yatırım Teşvik Belgesi’ aldığını aktardı. Söz konusu yatırımlar için kullanılacak teşvik tutarının toplam 6.9 milyar TL olduğunu da sözlerine ekleyen Eresin, “Sektörde yapılan yatırımları olumlu değerlendirmekle birlikte, Antalya ve İstanbul gibi turizm merkezlerinin hâlâ en fazla yatırım talebi alan yerler olması çok tercih ettiğimiz bir durum değil. Turizmin sürdürülebilirliği açısından yatırımların tüm Anadolu’ya yayılması gerektiği görüşümüzü sürdürüyoruz ve gerekirse Anadolu’da yapılan yatırımlar için daha da fazla cazibe oluşturan ekstra teşvikler verilmesi gerektiği inancındayız. Konaklama alanında gerçekleştirilen yatırımlar ile sadece kendi sektörlerimize değil ülke ekonomisine de değer katmaya devam edeceğiz.” dedi.
Türkiye’nin resort turizmindeki ana pazarlarının 2023 yılındaki performansını değerlendiren AKTOB Başkanı Kavaloğlu, “Akdeniz Bölgesi’nde Rusya, turizm kaynak pazarı olarak yeniden ilk sıraya yerleşti, Ukrayna ile süregelen çatışmaya rağmen her iki ülkenin de pazar payı oranı geçen yıla göre artış gösterdi. Almanya, İngiltere gibi büyük hacimli kaynak pazarların yanında son yıllarda Polonya’dan çok ciddi oranlarda ivme yakalandı. Güç kaybeden pazarlardan oluşan boşluk, Birleşik Krallık ve Polonya’daki artışlarla telafi edildi.” diye konuştu. 2024 yılında da yine Rusya, Almanya, İngiltere, Polonya ve Hollanda sıralamasının değişmeyeceğini öngördüklerini ifade eden Kavaloğlu, “Tanıtım faaliyetlerimiz Türkiye Turizm Tanıtma ve Geliştirme Ajansı (TGA) öncülüğünde yürütülüyor. Pazar çeşitlenmesi ve özellikle düşük sezonların hareketlenmesi yönünde efektif çalışmalar yapılıyor. Uzak mesafe destinasyonlar da şu anda radarımızda.” diyerek Çin ve Hindistan gibi yüksek hacimli pazarların büyük oyuncuları ile iş birlikleri geliştirdiklerini belirtti.
2023 yılına ilişkin Alanya bölgesinin turizm performansını değerlendiren ALTİD Başkanı Sili, 2024 yılı için de beklentilerini ve öngörülerini paylaştı. Alanya bölgesinde Mayıs ayının sonlarına doğru iç pazarla hareketlenen 2023 turizm sezonunun gelen misafir sayısı anlamında olumlu geçirildiğini belirten Sili, “Bölgemizde doluluk oranları tesis ve alt bölgeler bazında farklılık göstermekle beraber sezon ortalamasında %80’lere ulaştı.” dedi. Verilere göre 2023 yılında bölgenin ana pazarları ise şöyle sıralandı; Almanya, Rusya ve Polonya. Önceki senelere oranla İngiltere pazarının da ciddi oranda artış gösterdiğini sözlerine ekleyen Sili, “İskandinav pazarlarında ise düşüş gözlemledik. İç pazar yine her zamanki gibi normal akışında seyretti ki bu bizler için son derece önemli. Maliyetler ve geceleme sayılarındaki düşüş ise sorun olarak karşımıza çıktı.” diye konuştu. 2024 sezonunda mevcuttaki erken rezervasyonlara bakılarak 2023 yılından daha olumlu bir sezon yaşanmasını öngördüklerini aktaran Sili, “Tabii bu süreçte kaynak pazarlarımızın ekonomilerinin stabil olması, olumsuzluğa gitmemesi ve bizdeki maliyetlerin artmaması da önem arz ediyor.” diye konuştu.
Yeni pazar arayışlarında Çin öne çıkıyor
Çin merkezli seyahat hizmetleri şirketi olan ve 2023 yılı sonu itibariyle Türkiye pazarına giriş yapan Trip.com, 1999 yılında başladığı seyahat hizmetleri ile dünya genelinde bir dizi destinasyonda hizmet veren uluslararası bir seyahat platformu haline geldi ve günümüzde kullanıcılarına 200’den fazla ülkede 1.200.000’den fazla otel ve 5.000’den fazla şehre uçuş seçeneği sunuyor.
Türkiye ve dünya turizmi için önemli bir pazar olan Çin, dünyada en fazla seyahat harcaması yapan ülkeler sıralamasında ilk sıralarda yer alıyor. Bu durum, pazarın önemi konusunda önemli bir gösterge.
Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler de Türkiye ve dünya turizmi için önemli pazar konumunda bulunan Çin’den yapılan erken rezervasyonlarda da geçen yıla göre %15 artış gözlendiğini aktararak, “Pandemiden önce, 2019’a kadar Türkiye’ye yaklaşık 500 bin Çinli turist geldi. Daha sonra hem pandemiyle hem de Çin hükümetinin Çinli turistlerin yurt dışına çıkışlarını bazı ülkelerde yasaklayan kararlarıyla azaldı. Fakat geçtiğimiz günlerde Çin hükümeti bu kararını kaldırdı. Türkiye burada yeni bir ana pazar oluşturabilir. Eğer Almanya’nın 6 milyon civarı bir pazar olduğunu, Rusya’nın ona yakın, İngiltere’nin de 2,5-3 milyon civarında bir pazar olduğunu düşünürsek Türk turizmi, Çin pazarından 10 milyon turist alabilir. Türkiye’nin mevcut turist sayısının %20’sini sadece Çin pazarından elde etme şansı var. 10 milyon turist sayısı kimseye çok gelmesin. 1,5 milyara yakın olan bir nüfusta bugün 10 milyon bir turist payı almak yakalanmayacak bir hedef değildir.” ifadelerini kullandı.
2023 yılında seyahatlerdeki kısıtlamanın kaldırılmasıyla hızla yükselen Çinli turist sayısı, Ocak-Ekim döneminde 198 bin 807’ye ulaştı.
Turistler ödemelerde neyi tercih ediyor?
Visa 2023 Global Seyahat Trendleri Araştırması’na göre Türkiye en çok Almanya, İngiltere, ABD ve Orta Doğu ülkelerinden seyahat edenler için cazip bir destinasyon olma özelliğini taşıyor. Her 10 yabancı turistten 4’ünün 12 ay içinde ülkemize yeniden gelmeyi planladığını ortaya koyan araştırmaya göre, lezzetli yemekler (%54), bütçe dostu olma özelliği (%42) ve cazip alışveriş imkanları (%41) ülkemizi çekici kılan ana nedenler arasında yer alıyor. Türkiye’yi özellikle çocuklu ailelerin tercih ettiği de görülüyor.
Ödemelerde kart ve temassız işlemler tercih ediliyor
Araştırmaya göre turistlerin %57’si ödemelerini kartla yapmayı tercih ediyor. Turistlerin kart kullanımını tercih etmedeki başlıca sebepleri; kart kabulünün yaygınlığı, kartların ATM’lerde geçerliliği ve kişisel tercihe bağlı olarak kart kullanmaları şeklinde sıralanıyor. Kart kullananların %83’ü ödemelerini temassız yapmayı tercih ediyor.
Seyahat başına ortalama harcama tutarı 2.900 dolar
Araştırmaya göre ülkemizi ziyaret eden yabancı turistler seyahat başına ortalama 2.900 dolar harcıyor. Seyahat başına en yüksek harcamayı 4.015 dolar ile 12 yaşından büyük çocuklarla seyahat eden aileler gerçekleştiriyor.
Sürdürülebilir seyahatin geleceği açık
Araştırma, Türkiye’ye gelen turistlerin %87’sinin, diğer alternatiflere göre benzer fiyat seviyesinde ya da daha ucuz olması durumunda çevre dostu seyahati tercih edeceğini ortaya koyuyor. Sürdürülebilirlik kriterlerine uygun konaklama tesisleri (%24), ulaşımda enerjinin verimli kullanımı (%20), tek kullanımlık plastikten kaçınma (%20) ise sürdürülebilir seyahat alanında turistlerin dikkate aldığı temel unsurlar olarak öne çıkıyor.