Kuzey Akım doğalgazını kesen Rusya, AB’nin enerji krizi yaşamasına neden olurken, enerjisi kesilen Avrupa ise gözünü Türkiye’ye çevirdi. Konuyla ilgili görüşlerini aktaran turizm dünyasının duayenlerinden, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Seyahat Acentaları Vakfı (TÜRSAV) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bilir, “Avrupa’nın içinde bulunduğu bu krizi başta TÜRSAB olmak üzere ülkemizin diğer iş dünyası yetkilileri olarak fırsata çevirebiliriz.” dedi.
Yoğun bir sezonu geride bırakan turizm sektöründe kış sezonunun da hareketli geçmesi bekleniyor. Küresel olarak yaşanan enerji krizi, siyasal gelişmeler, döviz kurundaki yükseliş gibi sebepler Türkiye’nin cazibesini daha da artırıyor. Özellikle Akdeniz Bölgesi’nde taleplerde büyük artış yaşanıyor.
Antalya’ya gelen turist sayısı yüzde 51 artarak 12 milyonu aştı
Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, 1 Ocak-16 Ekim tarihlerinde kente hava yoluyla gelen turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51 artışla 12 milyon 42 bin 468 olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde kente hava yoluyla 7 milyon 975 bin 643 turist gelmişti. Geçen yılın Ekim ayına göre de kentte turist hareketliliğinde yüzde 6’lık artış gerçekleşti. Geçen yıl Ekimde 959 bin 359 kişinin ziyaret ettiği kente, bu yıl aynı dönemde 1 milyon 15 bin 375 kişi geldi. Önümüzdeki turizm sezonu değerlendirerek sektörün sorunlarını da ortaya koyan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Seyahat Acentaları Vakfı (TÜRSAV) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bilir, turizmin ülkemiz ekonomisine an fazla katkıyı sağlayan sektörlerin başında geldiğini belirtti.
Turizm sektöründe aslan payı acentaların
Turizm sektöründe en fazla emeği acentaların verdiğine işaret eden Bilir, “Turizmde aslan payı acentaların. Acentalar sektörün görünür yüzü. Müşteriye dokunan kısmı. Sektörün vitrini… Turizmin ilerlemesinde acentalara büyük görev düşüyor.” dedi. Kendisinin de acentacılıktan geldiğini ve bununla gurur duyduğunu ifade eden Bilir, “Ben de acentacılıktan geliyorum. Sektörümüzün bütün kahrını aslında acentalarımız çekiyor. Acentaların daha efektif çalışabilmesinin önünün açılması gerekmektedir. Bugün baktığımızda acentalarımızın bir dizi probleminin olduğunu görebiliyoruz. Kaçak acentacılıktan tutun da rehber sorununa, plaka konusundan tutun da kalifiye personel bulamama olayına kadar bir dizi sorunumuz var. Bu sorunların aşılması için TÜRSAB’ın harekete geçmesi gerekmektedir. TÜRSAB’da birlik olursak, kavga etmeden, kendi içimizde ortak aklı kullanırsak bu sorunların yüzde 80’ini çözdüğümüzü göreceksiniz.” ifadesini kullandı.
TÜRSAB’ın 50. yılında, sektörlere model olması gerekiyor
TÜRSAB’ın kendi alanında çok önemli bir kuruluş olduğunun özenle altını çizen Bilir, “Turizm alanında çalışanlar, işletmeler olarak hepimizin ortak kaygısı, daha iyi şartlarda hizmet vermek ve daha iyi kazanabilmek. TÜRSAB, 50 yıllık geçmişi ile çok ciddi bir deneyime sahip. TÜRSAB’ın 15 bine yakın üyesi bulunmaktadır. Üyelerimizle sağlıklı bir zeminde doğru iletişimi kurmalıyız. Doğru iletişimi kurabilir ve ortak aklı merkeze alırsak turizmde çözülemeyecek bir sorun kalmaz.” dedi.
TÜRSAB’ın bakanlıklarla çözüme gitmesi gerekiyor
Birçok STK’nın kuruluşunda görev aldığını, uzun yıllar iş dünyasında yönetim kademesinde projelere imza attığını vurgulayan Bilir, “Ben merkezci yaklaşımlardan sıyrılmamız gerekiyor. Ben yerine biz diyebilmeliyiz. Sektörde ortak aklı harekete geçirmeliyiz. Ülkemizin turizm destinasyonlarının açmazlarını, sorunlarını bakanlıklarımızla uyum içerisinde çözmeliyiz. TÜRSAB, bakanlıklarla kavga etme yeri değildir. TÜRSAB, çözüm yeridir. TÜRSAB, oyunun bir parçası olmamalıdır. TÜRSAB, oyun kuran olmalıdır.” şeklinde konuştu.
Avrupa enerji krizi ile boğuşuyor, bunu fırsata çevirebiliriz
Rusya-Ukrayna savaşı ile beraber Avrupa’nın enerji kesintileri ile uğraşmak zorunda kalacağını ifade eden Bilir son olarak şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte jeopolitik açıdan çok daha önemli bir konuma geçti. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. Krizler bazen fırsata dönüştürülebilir. AB ülkelerinin bu krizini başta TÜRSAB olmak üzere ülkemizin diğer iş dünyası yetkilileri olarak fırsata çevirebilmeliyiz. TÜRSAB’ın kendi iç çekişmelerinden sıyrılıp artık bu tür konulara yoğunlaşması gerekmektedir.”