Sürdürülebilirlik ve marka stratejileri alanında önemli buluşmalardan biri olan Sustainable Brands Türkiye 2025 etkinliğinde konuşan Zorlu Tekstil Grubu Marka Direktörü Çiğdem Solak, modern tüketicinin artık sadece bir ürün satın almadığını, aynı zamanda markanın temsil ettiği değerlere ve yarattığı deneyime ortak olduğunu vurguladı.
Sürdürülebilirlik alanında lider markaları ve düşünce önderlerini bir araya getiren Sustainable Brands Türkiye 2025, 8 Ekim tarihinde Swissotel The Bosphorus’ta gerçekleştirildi. “Uyum Sağla ve Hızlan” temasıyla, markaların sürdürülebilirlik stratejilerini güçlendirmeyi ve kolektif dönüşümü hızlandırmayı amaçlayan etkinlikte, sektördeki liderler ve uzmanlar bir araya gelerek güncel trendleri ve en iyi uygulamaları tartıştı.
Bu sene 13’üncüsü düzenlenen etkinlikte katılımcılar, sürdürülebilir inovasyon, dijital dönüşüm ve tüketici ile marka arasındaki etkileşimin güçlendirilmesi gibi kritik konular üzerinde derinlemesine görüş alışverişinde bulundu. Etkinlik, aynı zamanda iş birlikleri geliştirmek ve geleceğe yönelik stratejiler oluşturmak için önemli bir platform sundu.

Zorlu Tekstil Grubu Marka Direktörü Çiğdem Solak: Tüketici sadece ürün alan bir dinleyici değil, dönüşümün aktif ortağı
Etkinlik kapsamında düzenlenen “Etkileşim Ekonomisi: Marka ve Tüketiciyi Bir Araya Getiren Güç” başlıklı panele konuşmacı olarak katılan Zorlu Tekstil Grubu Marka Direktörü Çiğdem Solak, marka ve tüketici arasındaki bağın artık temelinden değiştiğini ifade etti.
Çiğdem Solak, konuşmasında şu önemli noktalara değindi: “Biz Zorlu Tekstil Grubu olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir uyum politikası olarak değil, geleceğin iş modelinin vazgeçilmez bir parçası olarak görüyoruz. Tüm faaliyetlerimizi, Zorlu Grubu’nun Akıllı Hayat 2030 stratejisi çerçevesinde uzun vadeli değer yaratacak şekilde yeniden tasarlıyoruz. Etkileşim ekonomisi bu dönüşümde bize önemli bir fırsat sunuyor. Çünkü artık tüketici sadece ürün alan bir dinleyici değil, dönüşümün aktif ortağı. Tekstil gibi çevresel etkisi yüksek bir sektörde, gerçek değişimin sadece üretim hatlarında değil; aynı zamanda evlerde, gardıroplarda, satın alma alışkanlıklarında ve hatta ürünün kullanım ömrü boyunca sürdüğünü biliyoruz. Bu nedenle, tüketicilerle daha açık, şeffaf ve samimi bir diyalog kuruyoruz. Kullandığımız malzemelerden üretim süreçlerimizin karbon ayak izine kadar tüm verileri paylaşıyor; böylece güvene dayalı, ortak bir sorumluluk bilinci yaratıyoruz” dedi.
“Ecodesign prensipleri doğrultusunda geliştirdiğimiz ürünlerimizle karbon ayak izini %50’ye varan oranlarda azaltıyoruz”
Yaşanabilir yarınlar, bugünkü tercihlerimizde saklı diyen Çiğdem Solak, “Biz de daha iyi yarınlar için ‘Gelecek İçin Bugün’ diyoruz, bu söylem aynı zamanda bizim sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk yaklaşımımızı yansıtıyor. Aldığımız her kararın yarının dünyasını şekillendireceğinin farkındalığıyla hareket ediyor, sosyal ihtiyaçlar ile çevresel sorumlulukları birlikte ele alıyoruz. Amacımız, bu vizyonla geleceğe daha yüksek bir katkı sağlamak ve sürdürülebilir bir dünyanın inşasında aktif rol oynamak. Zorlu Grubu olarak 2030’a kadar net sıfır emisyona ulaşmayı, 2050’de ise bu hedefi tüm değer zincirimize yaymayı planlıyoruz. Aynı şekilde, 2030’a kadar kullandığımız suyun yarısını geri kazanmayı ve 2050’de bu oranı tamamen %100’e çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca, 2030’a kadar tedarik zincirimizin tamamını sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlıyoruz. Zorlu Tekstil Grubu’nda da bu büyük hedeflerin hayata geçmesi için her gün somut adımlar atıyor ve uygulamalar geliştiriyoruz. Örneğin, üretim süreçlerimizde su kullanımını azaltma ve çıkan atık suyu tekrar değerlendirme teknikleriyle, Zorluteks’te ürün başına su kullanımını %30 oranında düşürdük. Ana hedefimiz, 2030’a kadar bu oranı %50’ye çıkarmak. Ar-Ge merkezlerimizde ve iş birliği yaptığımız üniversitelerle yürüttüğümüz projelerle sürdürülebilirlik odaklı inovasyonu sürekli geliştiriyoruz” dedi.
TAÇ Reborn Koleksiyonu: Şeffaflık ve sorumlu üretimin simgesi
Çiğdem Solak, sürdürülebilirlik yaklaşımını somut örneklerle açıkladı: “Ecodesign ürün gamımızla, konvansiyonel yöntemlere kıyasla %50 daha az karbon ayak izi ve %57’ye varan su tasarrufu sağladığımızı açıkça paylaşıyoruz. Bu, sadece iddia değil, SimaPro yaşam döngüsü analizi ve anlık veri takibi yaptığımız Temiz Üretim yazılımımızla kanıtlanmış bir gerçektir” dedi. TAÇ Reborn Bamboo Nevresim Koleksiyonumuz da, sürdürülebilirlik taahhüdümüzü en şeffaf haliyle ortaya koyuyor. OEKO-TEX MADE IN GREEN etiketiyle ürünlerimizin insan sağlığına zararlı kimyasallardan arındırıldığını, çevreye duyarlı ve sosyal sorumluluk bilinciyle üretildiğini garanti ediyoruz. Tüm bu çalışmaların temelinde, 73 milyon TL’yi aşan Ar-Ge ve Tasarım Merkezi yatırımlarımızla desteklediğimiz sürdürülebilirlik odaklı inovasyon yatıyor” dedi.