Avrupa Birliği (AB)’nin Ağustos ayı başında yürürlüğe soktuğu Yapay Zeka Yasası, AB’de faaliyet gösteren veya AB vatandaşlarının verilerini kullanan tüm kuruluşlar için önemli düzenlemeler getiriyor. Yasayla, genel amaçlı yapay zeka sistemleri için şeffaflık, siber güvenlik ve telif haklarına uygunluk gibi gereksinimler belirlenmiş bulunuyor.
B Yapay Zeka Yasası, yapay zeka teknolojilerinin etik, güvenli ve şeffaf bir şekilde kullanılmasını sağlamayı hedefliyor. Yapay zekanın insan haklarına saygılı olması, ayrımcılığı önlemesi ve insan kontrolünde olması gibi önemli prensipleri içeren yasa, teknolojinin toplumsal etkilerini ele almaya yönelik önemli adımlar atıyor.
Yasayı ihlal eden şirketler, 35 milyon Euro veya küresel yıllık gelirin %7’sine kadar para cezasına çarptırılabilecek. Yasanın birçok hükmü 2026’ya kadar yürürlüğe girmeyecek ve geçiş süresi 36 ay olarak belirlendi.
Türkiye’ye etkileri neler olur?
Türkiye’de yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesi, hem ekonomik hem de toplumsal alanlarda önemli değişimlere yol açtı. Yapay Zeka Yasası’nın yürürlüğe girmesi, aşağıdaki alanlarda önemli etkiler yaratabilir:
Ekonomik Rekabet: Yapay zeka alanında uluslararası standartlara uyum sağlamak, Türkiye’nin global rekabette avantaj elde etmesine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, yerli teknoloji firmaları için yeni fırsatlar ve zorluklar getirebilir.
Güvenlik ve Etik: Yapay zeka uygulamalarının güvenli ve etik kullanımı, kullanıcıların ve toplumun güvenliğini artırabilir. Bu, özellikle sağlık, finans ve kamu hizmetleri gibi kritik alanlarda önemlidir.
Veri Koruma: Kişisel verilerin korunması konusundaki düzenlemeler, veri ihlalleri ve gizlilik endişelerini azaltabilir. Türkiye’nin veri koruma mevzuatlarıyla uyumlu hale gelmesi, vatandaşların güvenini artırabilir.
Eğitim ve Araştırma: Yapay zeka alanındaki gelişmeler ve yasalar, akademik ve endüstriyel araştırmalar için yeni fırsatlar sunabilir. Bu da Türkiye’nin teknoloji alanındaki bilgi birikimini ve uzmanlığını artırabilir.
Yatırım ve İş Gücü: Yatırımcılar, yapay zeka alanındaki düzenlemelere bağlı olarak Türkiye’ye daha fazla yatırım yapabilir. Aynı zamanda, bu alanın gelişmesiyle yeni iş imkanları ve beceri gereksinimleri ortaya çıkabilir.
Yapay Zeka Yasası, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yapay zeka teknolojilerinin gelişimini ve kullanımını düzenleyerek, toplumun bu teknolojilerden en iyi şekilde faydalanmasını sağlamayı hedefliyor. Türkiye’nin bu yasa ile uyumlu hale gelmesi, teknolojik gelişmelerden daha etkin bir şekilde yararlanmasına ve uluslararası standartlara uyum sağlamasına yardımcı olabilir. Ancak, yasaların uygulanabilirliği ve etkinliği, ülkenin yapay zeka alanındaki genel stratejileri ve politikaları ile doğrudan ilişkilidir.
Türkiye’nin de AB’nin standartlarına uygun hale gelmesi gerekebilir
Yapay Zeka Yasası’nın Türkiye’yi önemli ölçüde etkileyeceğine dikkat çeken Palamar Teknoloji Kurucu ve CEO’su Onur Candan konuyla ilgili şunları söyledi: “Türkiye AB ile ticari ve ekonomik ilişkiler içinde bulunduğundan, AB’nin Yapay Zeka Yasası’nın kabul edilmesi Türkiye’nin yapay zeka uygulamalarını da etkileyecektir.
AB’nin Yapay Zeka Yasası, yapay zeka teknolojilerinin kullanımı, veri koruma ve gizliliği, algoritmik sorumluluk gibi konularda düzenlemeler getirecektir. Türkiye’nin de bu konularda benzer düzenlemeler yapması ve AB’nin standartlarına uygun hale gelmesi gerekebilir. Bu nedenle, AB’nin yeni Yapay Zeka Yasası Türkiye’de de dolaylı olarak etkiler yaratabilir. Türkiye’deki şirketler, AB pazarında faaliyet göstermek veya AB vatandaşlarının verilerini kullanmak istediklerinde bu yasal düzenlemelere uyum sağlamak zorunda kalabilirler. Ayrıca, AB yasalarının Türkiye’deki düzenleyici çerçevelere uyarlanması durumunda, yerel şirketler de benzer gereksinimleri karşılamak zorunda kalabilir. AB’nin Yapay Zeka Yasası, Türkiye’deki girişimciler ve teknoloji şirketlerini de etkileyecektir. AB pazarına giriş yapmak isteyen Türk şirketlerinin AB’nin Yapay Zeka Yasaları’na uyumlu ürünler ve hizmetler geliştirmeleri gerekecektir.