Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı ve Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Başkanı Ali Bahar, Türkiye ekonomisinde 2023 yılında yaşanan gelişmelerle birlikte 2024 yılına yönelik beklentileri değerlendirdi.
Covid-19 pandemisi ile başlayan küresel ekonomik kriz ve bu krizin neden olduğu küresel tedarik sorunu ile ortaya çıkan global düzeydeki enflasyon, Türkiye ekonomisini de ciddi anlamda etkiledi. Küresel krizin neden olduğu en önemli sorun, neredeyse tüm ülkeleri etki altına alan global çaplı enflasyonken, 2022 yılının başında başlayan RusyaUkrayna Savaşı enflasyonist baskıyı daha şiddetli hale getirmiştir.
Özellikle tedarik ve üretim zincirinde yaşanan olumsuz gelişmeler ile birlikte enerji tedariki ve buna bağlı yaşanan fiyat sorunu, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde daha yüksek bir enflasyonist baskı yaşanmasına neden olmuştur.
Diğer bir taraftan Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinin 150 milyar dolar düzeyinde bir ekonomik kayba neden olduğu tahmin edilmektedir. Yaşadığımız deprem felaketinin yüreklerimizde açtığı kapanmaz yaranın yanında, ülke ekonomisine de çok ciddi anlamda negatif etki ettiği açıktır.
2022 yılından itibaren ülkemizin en önemli ekonomik sorunu ve gündem maddesi enflasyon oldu, olmaya da devam ediyor. Bunun yanında iş dünyamızı etkileyen en önemli sorunlar; finansmana erişim konusunda yaşanan sıkıntılar ile birlikte, döviz kurlarındaki belirsizlik ve sürekli yaşanan maliyet artışları olarak değerlendirilebilir.
Ekonomi politikalarımızı yakinen takip ediyoruz
2023 yılındaki gelişmeler ışığında izlenen politikalara değinecek olursak, Haziran ayına kadarki 6 aylık süreçte düşük faiz ve yüksek kur ile birlikte ihracata dayalı büyüme modeline yönelik politikalar izlenmişken; yeni ekonomi yönetimi ile birlikte, piyasaların beklentilerini ve taleplerini de dikkate alan, yüksek faiz politikasına dayalı, enflasyon ve istikrar hedefli, TL’nin değerini artırmaya yönelik politikalara geçişler başlamıştır. Özellikle TCMB’nin politika faizindeki artışların reel faiz oranlarını gerçekçi seviyelere yaklaştırması ve KKM uygulamasından vazgeçişlerin başlaması, Türkiye’nin kredi notunda artış yaratmaya başlamıştır. Bizler iş dünyası temsilcileri olarak her zaman söylediğimiz gibi, gelecekte ne olacağını öngörebilmek, risk ve belirsizlikten uzak olmak isteriz. O nedenle ekonomi politikalarımızı yakinen takip ediyor ve son dönemdeki olumlu gelişmelerden memnuniyet duyduğumuzu da ifade etmek istiyorum.
Tüm bu yaşanan olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisi önemli bir büyüme kaydetti. Nitekim bu ekonomik büyüme son yıllarda neredeyse tamamen tüketim artışlarıyla gerçekleşti. Bu da aşırı talebe ve enflasyonun daha da yükselmesine vesile oldu. Diğer taraftan ihracat artışından daha fazla ithalat gerçekleşmiş olması da net ihracatın büyümeye negatif etki etmesine, yani büyüme hızını aşağı çekmeye neden olmuştur.
Hizmet sektörümüz hızlı tüketim artışına bağlı olarak büyüme kaydetse de, sanayi sektörü 9 aydır küçüldü. Tarım sektörü, sanayi sektörüne nazaran iyi durumda olsa da büyüme rakamlarının tarım sektörü için de çok iyi gitmediğini söylemek gerekmektedir.
2023 yılını ortalama %65 enflasyon ve %4 civarında bir ekonomik büyüme ile sonlandıracağız. Önümüzdeki yıllarda daha da iyi sonuçlara ulaşmak ve güçlü bir ekonomik tablo yaratmak için iş dünyası olarak büyük bir sorumluluk altında olduğumuzun farkındayız. Biz ATSO olarak, bu anlayış ile üzerimize düşen görevleri fazlasıyla yerine getireceğimizin de bilinmesini isteriz. Turizm ve tarımın başkenti olan bir kentin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak projeler geliştirmeye, ekonomi politikalarının destekçisi olmaya devam edeceğiz.
2024 yılına ilişkin beklentiler ve öngörüler
2024 yılına ilişkin öngörülerimize baktığımızda, elimizde Orta Vadeli Program (OVP) gibi bir kılavuz var ve beklentilerimizi de bu programa göre şekillendirmek zorundayız.
Birçok platformda dile getirdik; OVP’nin hazırlanma tarzından ve kamuoyu ile paylaşılma şeklinden son derece memnunuz. Belki de ilk defa OVP çalışması bu kadar kapsamlı bir şekilde yürütüldü. Her sektörün temsilcilerinden, STK’lardan bilgi ve önerileri alındı. Bu OVP’nin sahiplenilmesi adına güçlü bir göstergeydi. Diğer taraftan, Cumhurbaşkanımızın yeni dönem ekonomi politikalarına verdiği güçlü desteği bir kez daha ifade etmesi olumlu olmuştur.
Belirsizlik iş dünyasının önündeki en büyük engeldir. Bu nedenle yeni ekonomi programını, programda yer alan hedeflerini gerçekçi buluyor, yapısal alanlarda gerçekleştirilmesi planlanan çalışmaları ve reformları büyük bir heyecanla yakından takip ediyoruz.
Yeni OVP’de, özellikle vurgulanan teşvik ve desteklere ilişkin geliştirilecek tedbirler ile AR-GE ve teknoloji teşviklerine ilişkin tedbirlerin ön plana çıktığı bir anlayış görüyoruz. Sanayi üretiminin teknolojik yapısının güçlendirmesi, yeşil dönüşüm, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konuları bizler için çok önemli. Bu konular, ATSO olarak bizim de üzerinde çok fazla durduğumuz ve projeler geliştirilmesine önem verdiğimiz alanların başında yer almaktadır.
Sanayi odaklı bir dengeli büyümeyi öngören politikaların hayata geçirilmesi yönünden çok ciddi beklentilerimiz vardı. Şimdi yeni OVP ile bu gerçekleşmiş görünüyor. Özellikle katma değer yaratacak “nitelikli üretim” konusuna vurgu yapılmasını önemli görüyoruz.
2023 yıl sonu için ortalama %65 olarak gerçekleşecek enflasyon, 2024 yılı için %33 olarak öngörülüyor. Gerek Hazine ve Maliye Bakanımız, gerekse TCMB tarafından Nisan ayından sonra enflasyonda hızlı bir düşüş trendine gireceğimiz yönünde açıklamalar geliyor. Merkez Bankası politika faizi %40 düzeyine kadar yükseldi. Birkaç ay sonra fiyat istikrarında istenilen düzeylere ulaşılması ile birlikte politika faizinin ve reel faizlerin de kademeli olarak azalacağı kanaatindeyiz. Bu iyileşmenin de finansmana erişim konusunda sıkıntı yaşayan KOBİ’lerimizin daha rahat bir nefes almasına vesile olacaktır.
Asgari ücrette yılda bir kez artış yapılmasını destekliyoruz
Enflasyon ile birlikte bir diğer önemli sorun olan döviz kuru belirsizlikleri ve cari açık konusunda da önemli bir iyileşme beklentimiz olduğunu ifade etmek isterim. 2023 yılında, GSYH’nin %4’ü kadar bir cari açık olacağı öngörülmektedir. Bu rakamın 2024 sonunda %3,1, 2025 sonunda ise %2,6 olması hedeflenmektedir. Seçici kredi politikaları ile tüketim malı ithalatını kontrol altında tutup, hammadde ve yatırım malı ithalatının devamı sağlanmaya çalışılacak. Burada önemli bir konu da kurun yükselmesine izin verilmesi. Son iki yılda ithalatta çok yüksek artışlar yaşandı. Dolar kurunun 2023’te ortalama 23,9 TL gelecek yıl ortalama 36,8 TL olacağı tahmin ediliyor. Yani beklentiler gerçekleşirse, %54 civarında bir kur artışı olacak gibi görünüyor ki bu gelişme net ihracatın büyüme üzerindeki olumsuz etkisinin de iyileşmesine pozitif bir katkı sağlayabileceği kanaatindeyiz. Öncelikli hedef olan finansal istikrarın sağlanması amacıyla izlenecek sıkı para ve kredi politikalarında çok dikkatli davranılmasının ayrıca önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.
Yeni asgari ücretle birlikte Ocak ayında işveren maliyetlerinde yine önemli bir artış yaşanmış olacak. Bu da doğal olarak her türlü mal ve hizmet fiyatlarının artmasına neden olacaktır. Ancak açıklandığı üzere 2024 yılında son iki yılın aksine asgari ücrete yılda tek sefer artış yapılması durumunda enflasyon ile mücadelenin anlam kazanacağı ve istikrara ulaşmada önemli bir avantaj yakalanmış olacağını düşünüyoruz. Daha önce de çok kez deneyimlediğimiz gibi, ekonomimizde yaşanacak en büyük sorun enflasyon. Enflasyonu, rayına sokmadığımız müddetçe, diğer sorunlarda kalıcı bir iyileşme görmemiz mümkün olmayacaktır. Bu açıdan biz asgari ücrette yılda bir kez artış yapılmasını destekliyoruz.
Birçok kez dile getirdiğim bir diğer önemli konu da, köklü bir tarım reformu yapılması ve ciddi bir gıda politikası uygulanması konusudur. Bu ülkenin seracılıkta başkenti Antalya’dır ve örtüaltı üretimin %50’si bu şehirde yapılmaktadır. Bu ülkenin geleceği için tarım ve gıda üretimi en stratejik konulardan biridir. Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik özel sektör ile kamu kurumları arasındaki koordinasyonda yer almaya hazırız. Antalya olarak bu alanda son derece yüksek düzeyde bilgi ve tecrübeye sahibiz.