Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını bir adım öteye taşıyıp, tüm çalışanlar için her açıdan adil ve eşit çalışma koşullarını önceliklendirdiklerini ifade eden Mikrogrup CFO’su Müge Öküç’ü ağırladığımız Mart sayımızda Öküç, küresel ve milli ekonomide daha sürdürülebilir bir ekonomi yaratmanın en etkili yolunun istihdamdaki cinsiyet çeşitliliği ile fırsat eşitliğini sağlamak ve ayrımcılıkların önüne geçmek olduğunun önemine değindi.
Kadın bir yönetici olarak iş dünyasına adım attığınız günden bu yana ne gibi zorluklarla karşılaştınız, bu zorlukların üstesinden gelirken sizi motive eden ve ilham veren faktörler neler oldu? İş dünyasında yetenek dönüşümü engellenen kadınlara devam etme gücü verecek neler söylersiniz?
Bu soru için aslında oldukça şanslıyım. İş hayatına atıldığım ilk günden bu yana kadın olmakla ilgili bir zorluk yaşamayacak kadar bu konuyu önemsemeden yoluma devam ettim. Motivasyonu, daima işime ve kendime olan inancımda buldum. Tabii ki mesleki gelişim ve kendimizi kanıtlama mücadelemiz zahmetli. Her kadın için değil, bu bir insan gerçeği. Ancak ben bu yolculukta ne gökyüzüme cam tavan koydum ne de buna zorlayan bir organizasyonda yer aldım. Aksine şanslı ve kendi şansını yaratma konusunda da cesur adımlar atan bir kadın olarak, çok şükür ki çalıştığım her şirkette insana değer veren, yetkinlikleri önemseyen yöneticilerle çalışma fırsatını yakaladım. Henüz 29 yaşına basmadan oturduğum CFO koltuğunun etrafındaki tüm hissedarlar ve üst düzey yöneticiler erkekti. Herhalde zorlanmadığım tek şey, cinsiyet farklılığıdır.

Bununla birlikte, cinsiyetler arasındaki bedensel, ruhsal, düşünce sistemi ve işleri ele alış şeklindeki farklılıkların, yaradılışımızın özünde mevcut olduğunu kabul ediyorum. Ancak farklı olduğumuz için eşit olmamayı kabul edeceğiz diye bir şey yok. O yüzden yetenek dönüşümü engellenen kadın arkadaşlarım, öncelikle karşısına bir engel çıktığında kabul etmesin, boyun eğmesin isterim. Farklılıklarımızın farkında olalım ve bunun gücüne inanarak çalışalım. Takdir edilmeyen ve saygı duyulmayan yerde susmayalım. Kız çocuklarımıza susmamayı; erkek çocuklarımıza üstün değil, eşit olduklarını öğretelim ki bu zinciri kıralım. Toplumsal cinsiyet rollerinin kurbanı olmayalım, kurbanlar yaratmayalım. Şirketleri, çizginin ötesine taşıyan şeyin farklılıkların harmonisi olduğuna; bir şeyi yapmak ve iyi yapmak arasındaki farkın bu ahenk sonucunda ortaya çıktığına inanıyorum. Bu sebeple farklılıklar çok değerli, cinsiyet önemsizdir.
Mikrogrup’ta IT sektöründe kariyerini sürdüren kadınların yetenek dönüşümünü sağlamak ve daha verimli, etkili ve eşit iş ortamında çalışmalarına alan açmak adına nasıl bir strateji geliştirdiniz?
Eşitlilik, çeşitlilik ve kapsayıcılığı havalı kelimeler olmaktan çıkarıp DNA’mıza işledik. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden bir adım ötede, her açıdan adil ve eşit çalışma koşullarını öncülüyoruz. Cinsiyet, cinsel yönelim, inanç, din, dil, ırk, siyasi düşünce ve yaş ayrımı gözetmeksizin, ahenk içinde çalışıyoruz. Bağımsız araştırmalarda son 3 senedir üst üste ekip arkadaşlarımızın en yüksek skorladığı ifadeler olan “bu şirkette ayrımcılığa uğramam, çalışanlara adil davranılır” sonuçları ile bunu teyit etmek de çok sevindirici. Hal böyle olunca Mikrogrup’un bu atmosferi, zaten her bireyin kişisel ve kariyer gelişimini destekliyor.
Bu tarz toplumsal dönüşüm gerektiren işlerde hem hanemizde hem mahallemizde çalışmanın önemine inanıyorum. Bu sebeple şirket atmosferimizin dışında yer alan dünyada bulduğumuz her fırsatı kadın yetenekleri desteklemek ve engelleri aşmak için kullanıyoruz. We20Tech (Women’s Empowerment) programı ile 40 kadın öğrencimize mentorluk verdik ve bizimle staj yapmak isteyen arkadaşlarımızı bünyemize kattık. Arya Women Investment Platform altında kadın girişimcilerin aktif olduğu teknoloji yatırımlarına öncelik veren Arya Girişim Sermayesi’ne yatırım yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Özel gün hediye alımlarında her zaman Anadolu’da yaşayan kadın emekçilere öncelik veriyoruz. İşe alımlarda sadece şirketin değil, mutlaka her bir ekibin cinsiyet dengeli olmasına oldukça önem veriyoruz. Sadece kadın değil, engelli arkadaşlarımızı engelsiz kariyer hayatı için destekliyoruz. Bunun yanı sıra ben de elimden geldiğince civarımdaki kadın arkadaşlarıma destek olmak, onları motive etmek, bildiklerimi aktarmak için çaba harcıyorum. Sağ olsun, etrafımda da bana “sen bunu yaparsın, başarırsın” diyen; ruhumu düşünceleri ile ferahlatan çok değerli kadın yoldaşlarım var, iyi ki.

Türkiye nüfusunun %49,9’unu kadınlar oluştururken, yönetici pozisyonunda yer alan kadın sayısı günümüzde hala çok düşük. 2021 yılı TÜİK verilerine göre 15 yaş ve üstü kadınların iş gücüne katılma oranı %32,8 iken, yönetici pozisyonundaki kadınların oranı ise yalnızca %20,7. IT sektöründe ve Mikrogrup’ta bu oran nasıl? Sizce Türkiye’de bu oranın artırılması adına şirket ve yöneticilere düşen sorumluluklar nelerdir?
Her türlü negatif ayrımcılığa, öte yandan adaleti zedeleyen pozitif ayrımcılığa da karşıyım. Bazı kadınların diğer kadınlara göre negatif ayrımcılığa uğraması da ciddi bir sorun. Bu sebeple şirketler ve kurumları temsil eden yöneticiler olarak temel sorumluluğumuzun eşitliği sağlamak ve adaletli olmak olduğuna inanıyorum. Pusulamız; eşitlik ve adalete dönük oldukça, zaten bu bahsettiğimiz oranlar kendi içinde dengeye kavuşacaktır. Ne zaman işe alımlarda evli misin, bekar mısın, çocuğun var mı, kaç yaşında gibi soruları bırakırız; ne zaman birisi terfi alacakken ama hamile diye düşünmeyiz; ne zaman kriterlerimiz cinsiyet bağımsız, sadece yetkinliklere odaklanırız; o zaman çok basit ama çok büyük adım atmış oluruz. Kaldı ki bunun ötesinde kurumsal her şirketin elini taşın altına daha fazla koyması gerekir. Küresel ve milli ekonomide daha sürdürülebilir ve büyüyen bir ekonomi yaratmanın en etkili yolunun istihdamdaki cinsiyet çeşitliliği, fırsat eşitliği sağlamak ve ayrımcılıkların önüne geçmek olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunun için çalışmalı, bireyler ve şirketler olarak örnek olmalıyız.
Bize gelince, Mikrogrup olarak cinsiyet dengeli olma konusunda oldukça iyi durumdayız. Kadın istihdam oranımız; şirket ortalamasında ve üst yönetimde %50. Ancak bundan daha öte iyi yaptığımız şey şu ki; bu oranı %20 seviyelerinden bu noktalara getirirken, derdimiz kadın istihdam oranını yükseltmek, rakamlara oynamak değildi. Kim daha yetkin, kim bu işi iyi yapar, Ayşe bu işin şu ucunda, Ahmet bu ucunda, birlikte iyi çalışırlar, üretirler derken; doğal dengemizi bulduk. Daha büyük işleri, kadın erkek el ele birlikte başarmanın mümkün olduğuna inandık. Geldiğimiz noktada gururlu ve mutluyuz.