Dijitalleşmenin olağanüstü bir hız kazandığı son yıllarda, e-ticaret yalnızca bir alışveriş modeli olmaktan çıkarak ticaretin, tüketici alışkanlıklarının ve işletme stratejilerinin yeniden tanımlandığı bir ekosistem halini aldı. Türkiye bu dönüşümün dışında kalmamış, aksine genç nüfusu, teknoloji ye yatkınlığı ve gelişmiş lojistik altyapısıyla e-ticarette bölgesel bir güç olma yolunda hızla ilerlemiştir.
Geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan “Türkiye’de E-Ticaretin Görünümü” raporu da bu anlamda önemli bir dönüm noktası niteliğinde. 2024 yılı itibarıyla 3 trilyon TL’yi aşan e-ticaret hacmi, bir yıl içinde %60’tan fazla bir büyümeyi işaret ediyor. 5,9 milyar işlem sayısıyla, neredeyse her vatandaşın dijital dünyadan birkaç kez alışveriş yaptığı bir dönemden bahsediyoruz. Dolar bazında değerlendirildiğinde ise hacim 90 milyar dolara dayanmış durumda. Bu rakamlar Türkiye’nin dijital ekonomideki yerini güçlendirdiğini ve bölgesel bir oyuncu ol maktan küresel bir aktöre dönüşmeye başladığını açıkça ortaya koyuyor.
Rapora göre e-ticaretin Türkiye Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) içindeki payı %6,5 seviyesine çıkarken, genel ticaret içinde ki oranı ise %19,1. Özellikle Kasım ayındaki kampanya dönemlerinde bu oran %22,3 seviyesine kadar yükselmiş.
İşletmelerin profili: Mikrodan devlere
Raporu detaylıca inceledim. Beni şaşırtan verilerden bir tanesi 2024 yılı itibarıyla Türkiye’de 600.800 işletmenin e-ticaret faaliyetinde bulunmuş olması. Bunların büyük kısmını (%72,1) düşük hacimli işletmeler oluştururken, sadece %2’si çok yüksek hacimli sınıfta yer almakta. Şahıs işletmeleri %78,6 ile çoğunluğu temsil ederken, limited ve anonim şirketlerin oranı sırasıyla %17,8 ve %3,6 olarak gerçekleşmiş.
E-ticaretin sadece alışverişten ibaret olmadığını ortaya koyan bir diğer gelişme ise hızlı ticaret (Q-Commerce) alanındaki büyüme. Dakikalar içinde teslimat yapılmasını hedefleyen bu model, tüketici beklentilerini yeniden şekillendiriyor. Ayrıca, sürdürülebilir e-ticaret uygulamaları da çevre duyarlılığının arttığı yeni 108 tüketici profilini yakalamak açısından ön plana çıkıyor. Ancak her başarı hikâyesinin arka planında bazı zorluklar da vardır. E-ticaret işletmelerinin büyük çoğunluğunu şahıs şirketleri ve küçük işletmeler oluşturuyor. Bu gruplar için dijital dönüşüm, her zaman kolay olmuyor. Lojistik maliyetleri, iade süreçleri, siber güvenlik ve veri koruma gibi konular, sektörün halen çözüm bekleyen başlıkları arasında yer alıyor. Bütün bunlara rağmen, e-ticaret artık bir alternatif değil; zorunlu bir strateji haline geldi. Fiziki mağazalarla sınırlı kalmak isteyen firmalar, oyunun gerisinde kalmaya mahkûm. Devletin sunduğu teşvikler, KOBİ’ler için dijital pazaryerleri ne erişim imkânları ve ihracat odaklı e-ticaret projeleri; Türkiye’yi sadece tüketen değil, ürettiğini dijitalleştiren ve ihraç eden bir yapıya kavuşturuyor.
Yeni kavramlar: Hızlı ticaret ve sürdürülebilirlik
En fazla harcama yapılan yaş aralığının 25- 34 yaş grubu olması sürpriz değil. Bu nesil, alışverişi parmaklarının ucuna taşıyan bir kuşak. Kadın tüketicilerin ise pazar yerlerin deki harcamaların %58’ini gerçekleştirme si, tüketici profilinin giderek çeşitlendiğini gösteriyor. Artık e-ticaret yalnızca teknoloji meraklısı gençlerin değil, toplumun her ke siminin gündelik hayatının bir parçası hali ne geldi. Önümüzdeki dönemde yapay zeka, büyük veri ve blokzincir gibi teknolojilerle daha da entegre hale gelecek e-ticaret; ekonominin ana omurgası olacaktır. Bu yüzden artık sormamız gereken soru şu: “E-ticarete ge çelim mi?” değil, “Dijital geleceğe ne kadar hazırız?” 2024 yılı verileri gösteriyor ki e-ticaret artık sadece alternatif bir satış kanalı değil; Türkiye ekonomisinin ana arterlerinden biri haline gelmiştir. Ticaret Bakanlığı’nın veri temelli yaklaşımı ve altyapı yatırımları ile bu sektör sadece büyümekle kalmayacak, aynı zamanda daha güvenli, daha sürdürülebilir ve daha kapsayıcı hale gelecektir. Önümüz deki yıllarda, özellikle yapay zeka, büyük veri, blockchain ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojilerin e-ticaretle entegrasyonu; hem kullanıcı deneyimini zenginleştirecek hem de Türkiye’yi dijital ekonominin küresel aktörlerinden biri yapacaktır.


