Çobantur Boltas Pazarlama ve Satış Direktörü/İcra Kurulu Üyesi Müge Karahan’ı ağırladığımız Mart sayımızda; kadınların yetenek dönüşümünü sağlamak adına Çobantur Boltas’ın hayata geçirdiği çalışmaları konuştuk. Karahan, yapılan işin niteliğinde belirleyici unsurun cinsiyetten öte beceri ve eğilim olması gerektiğine vurgu yaptı.
Lojistik sektöründe yer almak isteyen kadınların yetenek dönüşümünü sağlamak ve bu sektördeki etkinliğini artırmak adına hayata geçirdiğiniz çalışmalardan bahseder misiniz?
Akademik açıdan baktığımızda her meslekte yaşanan en önemli sorun, üniversite mezuniyetinin ardından sektöre giriş yapıldığında teorik bilgilerin pratiğe dönüştürülmesi oluyor. Bu nedenle katıldığım üniversite söyleşilerinde staj yapmanın önemini vurguluyorum. Öğrencilere her staj fırsatını değerlendirmelerini, mümkünse bu stajları farklı departmanlarda da deneyimleyerek hangi alanlarda yeteneklerinin olduğunu fark etmelerini tavsiye ediyorum. Çobantur Boltas olarak lise ve üniversite düzeyinde birçok akademik kurumla iş birliği yapıyoruz. Kendi departmanımda staj yapan arkadaşlarımızın, geçirdikleri süre boyunca maksimum verim almalarına ve deneyim elde etmelerine yardımcı oluyorum. Kariyerlerini şekillendirirken ihtiyaç duyacakları becerileri hangi eğitimler ya da süreçlerle destekleyecekleri konusunda da mentorlük yapıyorum.
Lojistik sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğini önceliklendirerek kadınların cam tavanları kırabilecekleri bir çalışma ortamı yaratmak adına şirket ve yöneticilere düşen sorumluluklar nedir?
Lojistik sektörü yıllar önce yalnızca taşımanın ön planda olduğu bir sektörken, küresel tedarik zincirinin gelişmesiyle birçok sürecin bir arada yönetilmesini gerektiren, hizmet odaklı bir hale evrildi. Böylece önceleri ağırlıklı olarak erkeklerin çalıştığı lojistik sektörü, artık kadınların da çokça yer aldığı ve bakış açılarıyla lojistiğin tam anlamıyla uygulanabildiği bir duruma geldi. Artık lojistik; operasyondan insan kaynaklarına, satıştan finansa kadar birçok alanda kadınların gücüyle hareket ediyor. Birçok şirkette kadınlar, yönetim kadrolarında da görev alıyor. Böylece markaların iklimlerini de olumlu yönde değiştiriyorlar. Her ne kadar sahada olan personel anlamında kadın çalışan sayısı halen az olsa da, zamanla bunun da gelişeceğini düşünüyorum. Cinsiyetinden dolayı kariyerinde bir noktadan sonra yükselemeyeceğine inanan kadınların artık bu zinciri kırdığını görüyoruz. Sektörde yaşanan değişimi C-Level statülerinde yer alan kadın rol modellerden de görebiliyoruz.
Fırsatları kullanmada, kaynakların ayrılmasında ve hizmetlere ulaşmada bireyin cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmaması ve kadınların sosyoekonomik konumlarının iyileştirilmesi için neler yapılmalı?
Öncelikle kadın değil insan, yani bir “birey” oldukları gözetilmeli. Yapılan işin niteliğinde belirleyici unsurun cinsiyet değil, beceri ve eğilim olması gerektiğine inanıyorum. “Kadından yönetici olur mu”, “onca adamın içinde ne yapacak” gibi yaklaşımların olduğu atmosfer zaten yanlıştır. Kadınların iş hayatında önlerine çıkan en büyük engel de evlenme ya da anne olma ihtimalleri oluyor. “Şimdi o evlenir, çalışmaz, doğum yapar, izin kullanır” gibi bakış açıları, masaya gelen fırsatların maalesef eşit dağıtılmamasına neden oluyor. Kadınların kariyerlerine ne derece sahip çıktıklarını, hedeflerini, bu hedef doğrultusunda başarılarını daha aktif göstermeleri gerekebilir. Zorlayıcı olsa da hemcinslerime bu konudaki mesailerini göz ardı etmemelerini tavsiye ederim.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajınızı bizimle paylaşır mısınız?
Aklıyla, kalbiyle her daim denge kurabilen, bambaşka yerlerde farklı farklı sorumluluklarla hayatı sahiplenen, olduğu her yerde üretmeyi, geleceğe dokunmayı bilen tüm kadınların günü kutlu olsun.