Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği’nin (TURYİD) düzenlediği 3. Global Gastroekonomi Zirvesi, sektöre yön veren sunumlar, yerli ve yabancı katılımcıların konuşmalarıyla gerçekleştirildi. Zirvenin açılışında ise TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy birer konuşma yaptı. Gastronominin geleceği ile ilgili ilham verici konulara değinilen oturumlarda sektörün önde gelen isimleri bir araya gelirken katılımcıların da ilgisi büyüktü.
Gastronomiyi turizmde sürdürülebilir bir ekonomik büyüme modeli olarak ülke gündemine taşımayı hedefleyen ve 2003 yılında dünyada hızla gelişen gastronomi dünyasına paralel olarak sektörü ilk kez bir araya getirmek ve yeme, içme, eğlence endüstrilerinin sorunlarına çözümler üretmek temel fikirleri ile kurulmuş öncü bir sivil toplum yapısı olan Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD), Türkiye’den ve diğer ülkelerden sektör profesyonellerini, gastronomi meraklılarını ve alanında çığır açan isimleri, 3. Global Gastroekonomi Zirvesi’nde bir araya getirdi. Gastronominin tarımdan başlayarak ihracat, turizm, ülke markası, diplomasi ve kültüre olan katkısını GastroEkonomi başlığı ile gündeme taşıyan ve gastronominin sosyal boyutlarını görünür kılan bir misyonla ile çalışmalarını sürdüren TURYİD tarafından düzenlenen zirve, en üst düzeyde stratejilerin geliştirilmesine destek olmak, bu toprakların ürünlerini dünya ile buluşturabilmek, başarılı markalarımızı dünyaya açabilmek ve birlikte büyümek için gastronomi dünyasının vizyoner isimlerini İstanbul’da buluşturdu. Zirvede, gastronominin bir kaldıraç görevi görerek Türkiye’de bu sektörün hak ettiği yere gelmesini ve gastronominin potansiyelinin açığa çıkarılması hedeflendi.
Zirvenin açılış konuşmalarını ise TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptı. Demirer konuşmasında yeme-içme sektörünün pandemi sebebiyle yaşadığı sürece ve değişen dinamiklerine değinerek; sektörün TURYİD’in sağladığı enformasyon kabiliyetiyle ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle pandemi sürecinden güçlenerek çıktığını ifade etti. Demirer, ayrıca zirvede katılımcı olan 1000’e yakın öğrenci olmasından dolayı mutluluk duyduğunu söyledi ve “Turizm ülkemizin geleceğidir, turizmde gelecek ise gastronomi ile şekillenmelidir.” dedi.
Ardından sözü alan T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da pandemiye değinerek başladığı konuşmasında dünyanın en seçkin mutfak kültürüne sahip ilk üç ülkesinden biri olduğunu belirtti. “Bunu ülkemiz için bir faydaya dönüştürmek bizim sorumluluğumuz. Gastronominin ülkemize katacağı değerin ve getirilerin farkındayız.” ifadesiyle gastronominin önemine vurgu yapan Bakan Ersoy, “Şimdi biz soruyoruz, neden Türkiye “fine dining” amacıyla seyahat edenlerin tercihi olmasın? Doğru projelerle dünyadaki Gastrocity listesine İstanbul, Bodrum, İzmir ve Çeşme gibi turizm destinasyonlarımızın girmesi hiç de zor değildir.” dedi.
4 oturumda gerçekleştirilen zirvede oturum başlıkları Derin Bakış, Sürdürülebilirlik Hemen Şimdi, Yeni Çağın Kıyısında Dönüşüm ve Gastronominin Ekosistemi olarak belirlendi. Derin Bakış oturumu Global Gastroekonomi Zirvesi Komitesi Başkanı Ebru Köktürk Koralı’nın takdimi ile başladı. Bu oturumda FutureBright Group kurucusu Akan Abdulla, Sonuçlar Çağında Dip Dalgalar konuşmasıyla alttan gelen dip dalgalara dikkat çekerek Türkiye’deki farklı tüketici profilleriyle ilgili bilgi verdi ve girişimci ekosistemiyle tarımın buluşması gerektiğini söyledi.
Dünyanın bir üretim problemi olmadığını fakat tedarik zinciri problemi olduğunu söyleyen Abdulla, “Büyük şehirler, mega şehirlere dönüşüyor. Bu mega şehirleri fethetmek için yeni stratejiler geliştirmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı. Dünyada dolaşımda olan paranın akacağı yönü “sanal kamusal alan” olarak betimleyen Abdulla, gerçek değer bulunamadığında paranın sanal dünyada kullanılmak zorunda olacağına dikkat çekti ve “Sanal kamusal alanlar daha çok veri demek. Hayatımızın %40’ı veriye dönüşüyor. Bu nedenle gastronomi sektörü de data ile ilişki kurmalı, CRM’i yeniden tanımlamalı.” diye konuştu.
Keane Brands’ın Londra, Dubai ve Bangkok’ta Keane stüdyoları için stratejik F&B danışmanlığı, master planlama ve konsept geliştirme konularında liderlik sağlayan Grup Stratejisi Direktörü Stefan Breg ise geleceğin restoranlarının nasıl olacağını ve bu restoranlarda sıra dışı deneyimler yaratmanın önemini anlattı. Breg’in ayrıca dünyaca tanınmış, Buddha Bar, Hakkasan, Pierre Gagnaire, Toro Toro, China Grill ve Spice Market, Sheraton Mall of Emirates’te Besh Turkish Kitchen dahil, kendi adına 300’den fazla F&B konsepti bulunmaktadır.
Livin Farms AgriFood CEO’su Katharina Unger ise iklim krizine ve kaynakların azalmasına dikkat çekerek tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerektiğinin altını çizdi. Hem Hong Kong’da hem de Viyana’da yaşayan ve çalışan ve sürdürülebilirlik, gıda ve tarımsal inovasyon için tasarım alanında öncü isimlerden biri olan Unger, yenilebilir böceklerin gelecekte önem kazanacağını da sözlerine ekledi.
Zirvenin sürdürülebilirliği odak noktasına alan ikinci oturumu ise TURYİD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Gamze Cizreli’nin konuşmasıyla başladı. Cizreli, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden yola çıkarak gastronomide sürdürülebilirliğin nasıl ilerletilebileceği ile ilgili görüşlerini belirtti. Gıda israfının boyutlarına değinen Cizreli, “Dünyada çöpe giden gıdanın %40’ı otel ve restoran mutfaklarından kaynaklanıyor.” diyerek sektör olarak konuya daha ciddi bir şekilde eğilme sorumluluğuna değindi.
Programın devamında dünya çapında çevresel olarak onarıcı ve sosyal olarak ilerici bir konaklama sektörüne yönelik değişimi hızlandırma amacıyla çalışan ve Yeşil Gastronomi konuşmasıyla Sürdürülebilir Restoranlar Derneği (The Sustainable Restaurants Association-SRA) Genel Müdürü Juliane Cailloutte ağırlama sektörünün gıda israfı ve karbon emisyonu ile alakalı olarak sadece operasyon değil tedarik zincirinin de çok etkili olduğunu belirtti. Sektörün iklim değişikliğine hazır olmadığını dile getiren ve dünyaca ünlü şef Jamie Oliver’ın İngiltere genelinde okul yemeklerini ve yemek eğitimini iyileştirme programlarını beş yıl yürüttükten sonra 2016 yılından bu yana SRA’da görev alan Cailloutte, dünyanın en büyük sürdürülebilirlik programını sunarak restoranların bu konudaki stratejilerini geliştirmesine yardımcı olduklarını ifade etti. Bu başlıktaki yabancı katılımcılardan 2002’den beri beş yıldızlı oteller, Michelin yıldızlı restoranlar, dünya çapında kokteyl barları ve gece kulüpleri dahil olmak üzere ağırlama sektörüne dahil olan ve bilimden ilham alarak, beklenmedik kombinasyonlar kullanması ve lezzet eşleşmeleri yaratmasıyla bilinen miksolog ve işletmeci Hardeep Rehal ise kendi deneyimlerinden yola çıkarak bar dünyasında gerçekleştirilen sürdürülebilir çözümlere değindi.
Zirvenin üçüncü oturumunda ise dijital dönüşümün gastronomi ile bağına değinerek geleceğin yeme-içme dünyasının nasıl şekillenebileceği ile ilgili konuşmalar yer aldı. Bu oturumda Geleceğe Dönüş başlığıyla konuşmasını yapan yemek yazarı Bill Knott, geleneklerimize dayanan tekniklere dönülerek geleceğin sürdürülebilir dünyasına katkı sunabileceğimizin örneklerini verdi. Geleneksel fermantasyon yöntemleri kullanılarak lezzetten ödün vermeden israfın önüne geçilebileceğini, şeflerin geçmişe sırtını dönmeden çevre dostu bir yaklaşım geliştirilebileceğini belirtti.
Metaverse dünyasıyla ilgili ana kavramlarla ilgili bilgi veren Esen Girit Tümer ise bu dünyada restoranlar için sınır olmadığını dile getirdi. Tümer, metaverse dünyasında hayal edilebilen her şeyin mümkün olduğunu belirtti.
Zirvenin Gastronominin Ekosistemi başlıklı son oturumunda ise sosyal gastronomi kavramıyla ilgili konuşmalarıyla Ebru Baybara Demir ve JP McMahon yer aldı. Baybara, pazar yerlerindeki atıkları toplayarak toprakları beslemek için komposta dönüştürdükleri projeden bahsetti. Proje sayesinde tonlarca atığın toprağa dönerek gübre ihtiyacına cevap verildiğinin altını çizdi.
Food on the Edge kurucusu, EatGalWay Mutfak Direktörü JP McMahon ise İrlanda’da başlattığı Food on the Edge projesini anlatarak gastronomi turizminin önemine değindi. Türkiye’de gastronomi turizmi için büyük bir motivasyon olduğunu belirten McMahon, Türkiye’nin tanıtımı için gastronominin önem kazanacağını söyledi.
Bu oturumun önemli konuşmalarından biri de Gıda ve Kültür Mirasında Fransız Misyonu Genel Müdürü Pierre Sanner tarafından sunuldu. Sanner, UNESCO ile bu rotaların tescil edilen Fransız yemek kültürünü ve Fransa’da oluşturulan gastronomi rotalarını anlattı. Dijon, Lyon, Paris ve Tours şehirlerinde oluşturulan gastronomi merkezleriyle bu rotaların güçlendirildiğini, yaratıcı bir gastronomi ağı oluşturduklarını ifade etti.
Zirvenin son başlığı ise, Türkiye’nin 100 yılı aşan markalarının masaya yatırıldığı Hafıza Mekanlar oldu. Müge Akgün moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde Beyaz Fırın, Karaköy Güllüoğlu, Develi ve Pandeli restoranlarının hikayesine ve 100 yılı aşan bu mekanların kent hafızasındaki yerine değinildi.
Zirve sonunda TURYİD Yönetim Kurulu Üyesi ve Global Gastroekonomi Zirvesi Komite Başkanı Ebru Köktürk Koralı ve TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer tüm konuşmacılara ve katılımcılara teşekkür etti. Türkiye’nin önde gelen markalarından, Yapı Kredi Crystal, Coca Cola İçecek, Metro, Unilever, Anadolu Efes, Fuudy, Güral Porselen, Paynet, Simprapay, Unichef, Bloomberg HT, Divan, Arzum Okka, Kütahya Porselen, Nesos, Öztiryakiler, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Bonna, Bidfood, Ekolfood, Finedine, İnoksan, Leta, Noble Ambalaj, Robotpos, Uludağ, Kerzz, Klüh, Akkomarka, Aslanboğa, Baydöner, Big Chefs, Cookshop, Develi, Doğadan, Güllüoğlu, Midpoint, Tavuk Dünyası, Petek sponsorlar arasında yer aldı.
Stratejistlerin, danışmanların, yemek kültürü araştırmacılarının, şirketlerden ve STK’lardan üst düzey yöneticilerin, sürdürülebilir gastronomi uzmanlarının yer aldığı konuşmacılar, gastronomi dünyasını derinlemesine değerlendirerek, zirvede görüş alışverişinde bulundu.