PwC Türkiye’nin Yurt Dışı Yatırımları Araştırması yurt dışına doğrudan yatırım yapan Türk şirketlerinin stratejilerine ve yatırım süreçlerindeki temel öncelik, gereksinim ve tercihlerine mercek tutuyor. Araştırmaya göre şirketlerin yatırım lokasyonunu belirleyen en önemli üç faktör Coğrafi Konum Avantajı, Yatırım Ortamı ve Pazar Büyüklüğü/Alternatif Pazara Ulaşım olarak sıralanıyor.
P wC Türkiye, bu yıl ilki hazırlanan ve Türkiye’de yerleşik şirketlerin yurt dışındaki doğrudan yatırımlarına ışık tutmayı amaçlayan Yurt Dışı Yatırımları Araştırması’nın sonuçlarını duyurdu. Araştırmanın bulgu ve sonuçlarını içeren rapor, yurt dışına yönelik yatırımların önemine, yatırımların mevcut durumuna ve şirketlerin uluslararası arenadaki faaliyetlerine yönelik katkılarına odaklanıyor.
Büyüme yolunda yurt dışına doğrudan yatırım yapan Türk şirketlerinin stratejilerini ve yatırım süreçlerindeki temel öncelik, gereksinim ve tercihlerini ele alan araştırmaya göre, yurt dışına yönelik yatırımlar, şirketlerin küresel rekabetçilikte güçlenmelerine ve farklı pazarlara erişim sağlamalarına olanak tanıyor. Bu yatırımlar aynı zamanda uluslararası ilişkileri güçlendirme, inovasyonu teşvik etme ve şirketlerin stratejik hedeflerine ulaşma konularında da kolaylaştırıcı bir rol oynuyor.
Araştırma, yurt dışı yatırımlarının etkin yönetiminin, doğru pazar analizleri, yerel dinamiklere uygun stratejilerin oluşturulması, ulusal iş ortaklarıyla iş birliği ve uluslararası düzenlemelere uyum sağlama gibi faktörlerle birlikte şirketlerin küresel rekabetçiliğini artırırken uzun vadeli sürdürülebilir büyümeyi de desteklediğini vurguluyor.
Araştırmadan öne çıkan bulgular:
Araştırma katılımcılarının en çok yatırım yaptığı ilk beş ülke Almanya, Romanya, Hollanda, Rusya ve ABD olarak sıralanıyor. Tercih edilme oranlarında ilk sırada bulunan Romanya yatırım tutarında ikinciliğe gerilerken, tercih sıralamasında beşinci sırada olan Hollanda yatırım miktarı sıralamasında üçüncülüğe yükseliyor. Çin her iki sıralamada sekizinci sırada yer alırken, son yıllarda ikili ilişkilerin arttığı Birleşik Arap Emirlikleri 10. sırada kendine yer buluyor.
Sektörel bazda bakıldığında ise 2002-2023 yılları arasında madencilik ve taş ocakçılığı sektörleri 16 milyar ABD Doları yatırım ve yatırım yapılan tüm sektörler içerisinde %25 pay ile ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada 14 milyar ABD Doları yatırım ve %22 pay ile imalat sektörü geliyor. Holding şirket faaliyetleri, bankacılık, sigorta, reasürans ve emeklilik fonlarını kapsayan finans ve sigorta sektörü, 12 milyar ABD Doları sermaye pozisyonu ve %19 pay ile üçüncü, gayrimenkul sektörü 5 milyar ABD Doları sermaye pozisyonu ve %9 pay ile dördüncü, inşaat sektörü ise %4 pay ve 2 milyar ABD Doları ile beşinci sırada yer alıyor.
Araştırma verilerine göre katılımcıların yaklaşık %66’sı yatırımlarında Avrupa (%30), Kuzey Amerika (ABD ve Kanada-%18) ve Avrasya (%18) bölgelerini tercih ediyor. Bunu %15 ile Orta Doğu izliyor. Bununla birlikte önümüzdeki üç yıl içinde hangi ülkelere yatırım yapılacağı sorusuna verilen yanıtlarda ilk sırayı ABD’nin alması bu oranların orta vadede değişebileceğini gösteriyor.
Katılımcı şirketlerin yatırım lokasyonunu belirlemede etkili olan en önemli iki faktör Coğrafi Konum Avantajı ve Pazar Büyüklüğü/Alternatif Pazara Ulaşım olarak sıralanıyor. Bu iki sebep katılımcıların %52’sinin önceliği. Regülasyonların da bulunduğu Yatırım Ortamı %17’lik bir kesimin tercihi olarak üçüncü sırada yer alıyor. Şirketlerin yapısı ve sektörüne özgü durumların da aralarında olduğu birçok faktör de yurt dışına yatırım yapma kararlarını etkileyebiliyor. Uluslararası pek çok firmanın Türkiye’de yatırım tercihlerini etkileyen ana faktörlerden biri olan Düşük Maliyetli İş Gücü ise Türk şirketlerinin yalnızca %4’ü tarafından önceliklendiriliyor.
Katılımcılar, yurt dışı yatırımlarını yapmalarını sağlayan temel motivasyonları, pazara ulaşım (%17), döviz bazlı gelir elde etme (%12) ve müşteriye fiziki yakınlık (%11) olarak sıralıyor.